1. Hukuk Dairesi 2015/15698 E. , 2018/12871 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ve bir kısım taşınmazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...... Ünlü"den intikal eden çok sayıdaki taşınmazla ilgili olarak resmi merciler önünde yapılması gereken işlemlerin takibi için tüm mirasçıların önce 25/07/1994 tarih 25114 yevmiye sayılı vekaletname ile davalı mirasçılardan ...’yü vekil tayin ettiklerini, bir süre herhangi bir işlem yapmayan vekilin davacılardan habersiz 09/09/1997 tarih 20122 yevmiye nolu vekaletname ile diğer davalı kardeşi ...’yü vekil tayin ederek 1994 tarihli vekaletnamedeki tüm yetkileri bu kardeşine devrettiğini, davalı ...’in kimseden olur almadan taksim listesi hazırlayıp, 30/03/1998 tarihinde düzenleme şeklinde miras taksim sözleşmesi yaptığını, bu işlemi tapuda tescil etmek için harekete geçtiğinde ise mirasçılardan dava dışı ......’in kendilerini 26/03/1998 tarihinde vekaletten azlettiğinin ortaya çıkması üzerine taksim işlemini tescil ettiremediğini, bir gün sonra davalı ...’in, ilk vekil ......’e birtakım taşınmazların satış vaadinde bulunduğunu, taksim işlemini yürürlüğe sokamadan ve tapuda işlem yapamadan, dava dışı ......’in azli ile yetkisiz kalan İsmail ve ......’in bu kez yaptıkları satış vaadi sözleşmesine dayanarak dava açtıklarını ve diğer tüm mirasçıları davalı gösterek satış vaadine konu taşınmazların devrini istediklerini, bu davaların retle sonuçlandığını ve derecattan geçerek kesinleştiğini, dava dışı ......’in yapılanları fark etmesi üzerine davalılar.........ve ...’nün bu kez 30/09/1998 tarih ...... sayılı resmi senet ile davaya konu edilen bir çok taşınmazdaki davacılara ait payları kendi adlarına devraldıklarını ve adlarına tescil ettirdiklerini, bedel
ödemesi olmadığını, vekaletten azledildikleri için dava dışı mirasçı ......’in miras payını intikalen adına tescil ettirdiklerini ve davalılar.........ve ......’in diğer kardeşleri davalı ...’in payını da intikalen üzerinde bıraktıklarını, dava dışı ......’nin payı ile kendilerinin payını üzerlerine geçirdiklerini, iptali istenilen payların 9/84’er pay olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında ve müşterek mülkiyete çevrilerek adlarına tescilini, kat mülkiyetine dönüşmüş olan taşınmazlarda, öncelikle yine mirasçılık belgesindeki oran üzerinden davalı paylarının iptali ile davacılar adına tescilini, satışlar yapılmış olması halinde faiziyle birlikte tazminatın tahsilini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 100.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemişler; dava konusu 37645 ada 4, 1027 parsel, 15974 ada 3 parselle ilgili davayı atiye terk etmişlerdir.
Davalılar, zamanaşımı süresinin geçtiğini, mirasbırakan babalarının 1993 yılında ölümünden sonra mirasçıların malların idaresi için bazı kardeşlerine değişik zamanlarda çeşitli yetkileri içeren vekaletnameler verdiklerini, davacıların, işlemlerden haberdar olduklarını, azilname için 2007 yılını beklemelerinin işlemleri onayladıklarını gösterdiğini, işlemlerin, vekalete istinaden ve davacıların bilgileri dahilinde yapılmış yasal ve geçerli işlemler olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Müdahale talebinde bulunan ...... Belediyesi, davaya konu 37644 ada 9 parsel sayılı taşınmazla ilgili davalılar.........ve ... tarafından kamulaştırmasız el atma nedeniyle belediyeye karşı tazminat davası açıldığını, mahkemece davanın kabul edildiğini ve temyiz aşamasında olduğunu, söz konusu davada eldeki davanın bekletici mesele yapılmadığını, eldeki davanın kabulüne karar verilir ise bu durumda belediyenin parasını ödeyeceği taşınmazı adına tescil ettiremeyeceğini ve zarar doğacağını ileri sürerek davalılar yanında feri müdahil olarak davaya katılmak istediğini beyan etmiştir.
Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, bir kısım taşınmaz bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...... Ünlü’nün 31/10/1993 tarihinde ölümü üzerine dava dışı eşi ...... ve dava dışı kızı ...... ile davacı çocukları ...... davalı çocukları ......, ......,.........’ın mirasçı kaldıkları, her bir çocuğun 3/28 pay oranıyla mirasçı oldukları, ... 19. Noterliğinin 25/07/1994 tarihli vekaletnamesi ile bütün mirasçıların taşınmazlarını satma konusunda ve başkaca hususlarda davalı mirasçı ...’yü vekil tayin ettikleri, ......’in de 09/09/1997 tarihinde davalı mirasçı ...’yü vekil tayin ettiği, 01/04/1998 tarihli gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinde vekil İsmail’in, mirasçılar ............ ve ......’e vekaleten davaya konu taşınmazlardaki paylarını davalı ...’e satmayı vaad ettiği, davalı ...’in bu sözleşmeye dayanarak açtığı ferağa icbar davalarının retle sonuçlandığı ve derecattan geçerek kesinleştiği, buna göre davalı ...’in dava dışı mirasçı ......’e karşı açtığı davada ... 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/844 esas 2002/764 karar sayılı 08/10/2002 tarihli kararı ile mirasçı ......’in vekil ......’i vekillikten azletmiş olması nedeniyle yetkisiz temsile dayalı olarak yapılan gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinin ferağa icbar hakkı tanımayacağı,
erkek kardeşlerin birbiri yararına yaptıkları işlemde vekalet görevinin kötüye kullanıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın derecattan geçerek 09/06/2003 tarihinde kesinleştiği, ... 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/25 esas 2000/611 karar sayılı 17/10/2000 tarihli kararında mirasçı ......’in sözleşmeden 4 gün önce
vekilini azlettiği, sözleşmenin yapılmasından 3 gün sonra azlin tebliğ edildiği, vekalete dayalı işlem yapılamadığından gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi cihetine gidildiği, işlemin muvazaalı olduğu, diğer mirasçıların yargılama sırasında dava konusu taşınmazlardaki hisselerini ferağ verdikleri gerekçesiyle ...... yönünden davanın reddine, diğer mirasçılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve sözkonusu kararın 25/06/2001 tarihinde derecattan geçerek kesinleştiği, eldeki davaya konu 30/09/1998 tarih ...... yevmiye no’lu resmi senede göre, mirasçılar ......,.........’ün verdiği 25/07/1994 tarihli vekaletnameye istinaden davalı vekil ......’in, davalı ... ile ...’ye vekaleten davalı ...’in vermiş olduğu 9/9/1997 tarihli vekaletnameye istinaden davalı ...’in katıldığı bu işlemde dava konusu taşınmazlarda davacıların paylarının satış ve pay temliki suretiyle davalılar ......,.........adlarına tescil edildiği, mahkemece bilirkişiden rapor alınarak dava konusu 36880 ada 3 parsel sayılı taşınmaz haricindeki dava konusu edilen ve üzerinde yapı bulunan taşınmazlar bakımından yüklenici payı düşülmek suretiyle davacıların miras payları oranında, üzerinde yapı bulunmayan taşınmazlar bakımından ise yine davacıların miras payları oranında iptal tescile karar verildiği, hükmün taraflarca temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. (818 s. Borçlar Kanunu"nun (BK) 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK"nin 504/1). Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Dosya içeriği, toplanan deliller yukarda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının kabulünde bir isabetsizlik yoktur. Davacı yanın bu hususa ilişkin temyiz itirazının reddine.
Davacı yanın sair temyiz itirazlarına ve davalı yanın temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, dava konusu edilen ve üzerinde yapı inşaa edilen ya da kat irtifakı oluşturulan taşınmazlarla ilgili kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise kiminle yapıldığının araştırılması, var ise sözleşme ya da sözleşmelerin
getirtilmesi, sözleşme ibraz edildiği taktirde mirasbırakanın payına hangi bağımsız bölümlerin ne miktarda yansıdığının saptanması, mevcut bulgulara göre yeniden bilirkişi raporu alınması gerekirken, yüklenici payı olarak doğrudan düşüm yapılması ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, dava konusu taşınmazların tedavül kayıtlarının getirtilerek mirasbırakandan intikal edip etmediğinin ya da ne kadarının mirasbırakandan intikal ettiğinin, davalılara ait olup olmadığının veya ne kadarının davalılara ait olduğunun etraflıca araştırılması gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi de doğru olmamıştır.
Bunun yanısıra, dava konusu 37644 ada 9 parsel sayılı taşınmazla ilgili davada feri müdahil olarak yer alan ...... Belediyesi aleyhine bir kısım davalılarca açıldığı belirtilen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasına ilişkin dosyanın, yine dava konusu 38868 ada 6 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak yüklenici tarafından arsa sahiplerine karşı açıldığı belirtilen dava dosyasının da incelenerek sonuçlarının beklenilmesi gerekirken bu hususlar nazara alınmaksızın karar verilmesi doğru değildir.
Tarafların değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 26.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.