10. Hukuk Dairesi 2020/5705 E. , 2021/1330 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Kurum işleminin iptali, davalı Kuruma borçlu olunmadığının tespiti, kesilen yaşlılık aylığının ödenmeye devam edilmesi ile davacının dava açıldıktan sonra Kuruma ödediği miktarın faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak ilâmında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davalı Kurumun 5335 sayılı Yasa"nın 30. maddesi gereği ödenen aylıkların iadesine ilişkin Kurum işleminin iptali, davalı Kuruma borçlu olunmadığının tespiti, kesilen yaşlılık aylığının ödenmeye devam edilmesi ile davacının dava açıldıktan sonra Kuruma ödediği miktarın faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 2015/6767 Esas – 2016/3948 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında, davacının davalı Kuruma 7.243,09 TL borçlu olmadığının tespiti ile,7.243,09 TL"nin ödeme tarihi olan 19/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Kurumdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının kesilmiş olan yaşlılık aylığının 01/05/2017 tarihi itibariyle bağlanması gerektiğinin tespitine, ödenmeyen aylıkların ödenmesi gerektiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/son maddesindeki: “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü uyarınca hüküm fıkrasının infaza elverişli ve açık olması gerekmektedir.
Hükümler davayı esastan çözümleyen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır. Hüküm ile taraflar arasındaki uyuşmazlık sona erer ve hüküm kesinleşince artık o uyuşmazlık hakkında yeni bir dava açılamaz. HMK"nun 297/son maddesi gereğince hüküm fıkrasının açık olması taraflara bahşedilen vazife ve haklar, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde yazılmalı, hüküm infazı kabil olmalıdır. Dava açıldığı tarihteki şartlara göre karara bağlanmalı, şarta bağlı ve terditli hüküm kurulmamalı, hüküm fıkrasında asıl taleple birlikte yardımcı talepler hakkında da karar verilmelidir.
Öte yandan; dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacının dava açma hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde korunmaya değer bir yararı olmalıdır. Hukuki yarar bir dava şartı olup, mahkeme dava şartlarını re’sen incelemekle görevlidir. Dava açılmasında korunmaya değer bir hukuki yarar yok ise, davanın bu yönden esasa girilmeden reddi gerekir.
Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)"nin 6. maddesi ve 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde düzenlenen "hak arama özgürlüğü" nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır.
Eldeki davada; 10/09/2012 tarihinde açılan dava tarihi itibariyle, davacı 5335 sayılı yasa kapsamında çalışmaya devam ettiğine göre, dava tarihinden sonraki 01/05/2017 tarihi yönünden ileriye dönük, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine dair hüküm kurulamayacağı göz önünde bulundurularak karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.