15. Ceza Dairesi 2018/8622 E. , 2019/29 K.
"İçtihat Metni"213 sayılı Vergi Usul Kanunu"na muhalefet, resmî belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik, şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi verme ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 22.03.2017 tarih ve 2016/173280-2017/27832 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10.01.2018 tarih ve 2018/203 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 09.10.2018 gün ve 94660652-105-34-7403-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.11.2018 gün ve 2018/89545 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Müşteki ..."ın sunmuş olduğu şikâyet dilekçesinde özetle, kendisinin ...Yatırım İnş. ve Paz. Tic. Ltd. Şirketinin yüzde 66 hissesine sahip olduğunu, şüphelinin ise anılan şirketin yüzde 34 ortağı ve aynı zamanda şirket müdürü olduğunu, şüphelinin şirket bilgilerini gizlediğini, şirket ödemelerini hesaba girmediğini, sahte gider pusulaları düzenlediğini, faturasız işlem yaptığını, hizmet almadan şirket adına sahte fatura kestirdiğini, faturalarda kaşe ve imza bulunmadığını ve bu eylemler neticesinde hem şirketi ve kendisini zarara uğrattığı gibi düzenlettirilen sahte faturalar nedeniyle devletin de vergi kaybına ve zararına sebebiyet verdiğini iddia ederek şikâyetçi olması üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma evresi sonunda, müşteki ile şüpheli arasındaki ihtilafın Hukuk Mahkemesince halli gereken hukukî ihtilaf mahiyetinde bulunduğu ayrıca müştekinin soyut iddiaları dışında atılı suçların işlendiği hususunda delil bulunmadığı cihetle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; müşteki ve şüphelinin ortak olduğu şirkete ait tüm defter ve belgelerin, şüpheli ve müşteki adına açılmış bulunan tüm banka hesaplarının ve hesap ekstrelerinin temin edilmesi, şikâyet konusu işlem ve harcamalara yönelik olarak ilgililerin tespiti ile tanık olarak ifadelerinin alınması ve temin edilen tüm bilgi ve belgelerin uzman bilirkişiye tevdii edilerek iddialar kapsamında rapor alınması, toplanacak deliller ve yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelinin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10.01.2018 tarih ve 2018/203 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 28.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.