21. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/2523 Karar No: 2017/6491 Karar Tarihi: 18.09.2017
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/2523 Esas 2017/6491 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İş kazası sonucu maluliyetinden dolayı maddi ve manevi tazminat talep eden davacı, ıslah yoluyla maddi tazminat talebini artırmıştır. Ancak, davalı şirketin zamanaşımı savunması doğru bulunarak, artırılan kısım reddedilmelidir. Mahkemece yapılan yanlış değerlendirme nedeniyle hüküm bozulmuştur. Kararın temelini oluşturan kanun maddeleri, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesidir.
21. Hukuk Dairesi 2016/2523 E. , 2017/6491 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi. K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre; temyiz talebinde bulunan davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, 12.08.2005 günü yaşanan iş kazası nedeniyle %38,2 oranında sürekli iş göremez kalan davacının 10.10.2013 tarihinde açtığı dava ile 1.000,00TL maddi, 30.000,00TL manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı taraf, 30.11.2015 tarihinde ıslah ile maddi tazminat talebini 54.181,15TL ye yükseltmiştir. Uyuşmazlık, davaya konu tazminat isteminin ıslah edilen kısmının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususundadır. Dosyadaki evraka göre iş kazasının 12.08.2005 tarihinde meydana geldiği, davacı tarafın 30.11.2015 günlü ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini artırdığı, davalı vekilinin 03.12.2015 tarihinde ıslah dilekçesini tebellüğ ettiği ve akabinde 07 Aralık 2015 havale tarihli dilekçesi ile ıslah talebine karşı zamanaşımı def"ine dayandığı anlaşılmaktadır. Bu tür davalarda gerek yürürlükten kalkan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Yasa"nın 146. maddesi gereğince uygulanması gereken zamanaşımı süresi 10 yıldır. Hal böyle olunca, davalının usule uygun zamanaşımı def"i kapsamında, ıslah ile artırılan kısmı yönünden talebin reddedilmesi gerekirken, maddi tazminat talebinin tümüyle kabul edilmesi hatalıdır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.