11. Ceza Dairesi 2017/1453 E. , 2021/2159 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme, defter ve belge gizleme
HÜKÜM : Mahkumiyet
A-2013 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan verilen mahkûmiyete yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.04.2014 tarihli, 2014/2750 esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında 2013 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan da kamu davası açılmış ise de; atılı suç yönünden sanık hakkında verilmiş bir mütalaa bulunmadığı anlaşıldığından, mahkeme tarafından öncelikle 213 sayılı VUK"nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceğinin Vergi Dairesi Başkanlığından sorulması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, dava şartı olan rapor değerlendirme komisyonu mütalaası alınmadan yargılamaya devamla hüküm kurulması,
B-Defter ve belge gizleme suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
213 sayılı VUK"nin 139. maddesine göre; vergi incelemeleri, esas itibarıyla incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır. İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkansız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir. İş yeri faal olan mükelleflere, defter ve belgelerin vergi dairesine getirilmesi için yapılan tebligatlar usulüne uygun olmadığında suçun unsurları oluşmayacaktır. Somut olaya gelince, vergi denetmeni tarafından defter ve belgelerini ibraz etmesi için çıkartılan tebligatın, ikamet adresinde tebliğ alınması, incelemenin dairede yapılmasını gerektiren nedenler tespit edilmediği için, defter ve belgelerin incelenmek üzere ibrazı için denetmenlik adresine getirilmesi istenerek sürecin mükellef aleyhine tersine çevrilmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından, suç tarihinde mükellefin hesaplarının dairede incelenmesine imkan veren 213 sayılı VUK’nin 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin, iş yerinde faaliyetin devam edip etmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması; iş yeri dışında inceleme yapılmasına ilişkin bir tespit varsa belgesinin istenmesi, aksi takdirde yapılan tebligatın hukuki atılı suç yönünden sonuç doğurmayacağı da dikkate alınarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile mahkûmiyet hükmü kurulması,
C-2012 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan verilen mahkûmiyete yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK’nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığından tebliğnamedeki bozma isteyen bu düşünceye iştirak edilmemiştir.
Sanık hakkında 2012 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan açılan kamu davasında, sanığın suçlamaları kabul etmeyerek sahte fatura düzenlemediğini, soy ismini bilmediği ... isimli birinden satın aldığını, noterden devraldığını; ancak faaliyette bulunmadığını, fatura düzenlemediğini, fatura bastırmadığını beyan etmesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; sahte fatura düzenleme suçunda suçun failinin herkes olabileceği, suçta ve cezada şahsilik prensibi gereği esas amacın suçun şeklî sorumlusu olan kanuni temsilcilerin değil, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan failleri cezalandırmak olması nedeniyle bu suça iştirak edilmesinin mümkün olması da dikkate alınarak, sanığın 2012 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçuna iştiraki ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından;
1) Sahte olarak düzenlendiği iddia olunan 2012 takvim yılına ait faturaların asıllarının, bu faturaları kullanan mükelleflerden veya bu mükelleflerin ve sanığın ortağı olduğu şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden sorulmak suretiyle getirtilip sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylemesi hâlinde; yazı ve imza örnekleri temin edilerek, faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
2)Suça konu faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak, tanık sıfatıyla dinlenmeleri; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
3)16.03.2012, 27.07.2012 ve 17.05.2013 tarihlerinde basılan irsaliyeli faturaların matbaadan kim tarafından teslim alındığının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
4)Kabule göre de;
a) Aynı takvim yılına ait birden fazla fatura düzenlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak, sanık hakkında TCK"nin 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı,
b) Hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.