14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/16400 Karar No: 2018/4378 Karar Tarihi: 04.06.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/16400 Esas 2018/4378 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bu davada, davacı tarafından davalıya karşı geçit hakkı talebinde bulunulmuş ve mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak davalı tarafından temyiz edilen hüküm, Yargıtayca bozulmuştur. Bozma sebebi ise, dere yatağı üzerinden geçit kurulamayacağı ve kesintisizlik ilkesinin gözetilerek alternatifler oluşturulması gerektiği idi. Geçit hakkı talepleri Türk Medeni Kanunu'nun 747/2 maddesi gereği önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Uygun güzergah saptanırken aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasına dikkat edilmelidir. Saptanacak bedel de uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Kanun maddesi geçit haklarına ilişkin genel ilkeleri belirtmiştir.
14. Hukuk Dairesi 2015/16400 E. , 2018/4378 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 01.04.2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile davalıya ait ... İli ... İlçesi ... Köyünde kain 121 ada 268 parsel sayılı taşınmaz aleyhine dosya arasında bulunan 19/08/2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda ve ekindeki krokide L harfi ile gösterilen 3 metre genişliğinde 48.60 m uzunluğunda sarı renk ile gösterilen yer ile D harfi ile gösterilen 3 metre genişliğinde 242.49 m uzunluğunda mor renk ile gösterilen yerden toplamda 874,72 m2 lik alanda 263 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır. Yukarıda değinilen ilkelere somut olaya gelince; mahkemece 263 parsel sayılı taşınmaz lehine, 268 parsel sayılı taşınmaz aleyhine dere yatağı üzerinden geçit kurulmasına karar verilmiştir. Dere yatakları, kural olarak TMK"nun 715. maddesi kapsamına giren devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerdendir. Bu özelliği itibarıyla da kamu malıdır. Kamu malı niteliğinde olan bir yerin, kişinin özel istifadesine terki olanaklı değildir. Kısaca, dere yatağı üzerinden geçit kurulamaz. Öte yandan geçit davalarında amaç, yol ihtiyacı içinde bulunan bir taşınmazın kesintisizolarak genel yola ulaşımını sağlamaktır. Dere yatağı tapuya tescil edilmiş bir yer olmadığından bu şekilde kurulan geçitle kesintisizlik ilkesi de ihlal edilmiş olur. Bu durumda mahkemece, dava konusu 263 parsel sayılı taşınmaza komşu taşınmazları ve yolları gösterir geniş paftaya göre, geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi de gözönünde bulundurularak mahallinde uzma bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle davacının paydaşı olduğu taşınmazdan genel yola kadar kesintisiz bağlantı sağlanacak şekilde alternatifler oluşturularak, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.