23. Hukuk Dairesi 2015/6635 E. , 2016/4866 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
MÜDAHİLLER : 1-.... Vek. Av. ... 2-...
3- ... 4-... 5- ...
KAYYIM : ...
Davacı tarafından açılan iflasın açılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı şirket tasfiye memuru ve müdahil ... vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı şirket tasfiye memuru,... sayılı dosyasında davacı şirkete tasfiye memuru olarak atandığını, yaptığı incelemeler neticesinde şirket pasiflerinin aktiflerinden fazla olduğunu tespit ettiğini ileri sürerek, tasfiye halindeki şirketin iflasının açılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin iflasına karar verilebilmesinin önkoşulunun şirketin borca batık olduğunun tespit edilmesi olduğu, ancak alınan bilirkişi raporlarından anlaşıldığı üzere davacı şirketin borca batık durumda olmadığı, aktifinin pasiflerinden fazla olduğu, bir kısım tahsil kabiliyeti kazanan alacakların varlığının belirlenmesi halinde davalı şirketin borca batık olduğunun anlaşılacağı iddiasının ise; muhtemel durumlara göre değil mevcut duruma göre değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle dikkate alınmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı şirket tasfiye memuru ve müdahil ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, İİK"nın 178. madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir.
İİK"nın 178. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Borca batıklık, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. İflas talebi üzerine mahkeme bilirkişi incelemesi yaparak iflas talebinin yerinde olup olmadığını belirler. Borca batıklığın tespiti için borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olmadığı kabul edilmişse de bu konudaki inceleme yeterli değildir. Zira, şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Mahallinde keşif yapılarak; uzman bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilen niteliklerine göre kayıtlardaki malvarlığının (örn; araçlar, model ve yaş gibi diğer özelliklerine göre) rayiç tespitinin yapılması mümkündür. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Dava
.../... S.2
teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Öte yandan, her ne kadar iflas avansı yatırılmamış ise de, iflasın açıklanan nedenlerle kamu düzenini ilgilendirdiği gerçeği karşısında HMK"nın 325. maddesi uyarınca işlem yapılarak, gerekli masrafların bu şekilde karşılanması ve anılan araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı şirket tasfiye memuru ve müdahil ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı ... müdahil ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.