13. Hukuk Dairesi 2015/20009 E. , 2017/9296 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, konut satın almak için araştırma yaparken ... komisyonculuğu yapan davalılarla tanıştığını, kendisine... bulunan bir taşınmazın gösterildiğini, taşınmazı beğendikten sonra kredi işlemlerine başladığını ve sonuçlandıktan sonra devir işlemlerinin gerçekleşmesi için tapu müdürlüğü’ne gidildiğinde tapu memurunun taşınmazda yıkım kararı olduğunu bilip bilmediğini sorduğunu, kendisine bilmediğini söylediğini ve satış işleminden vazgeçtiğini, satış işlemleri öncesinde davalılara 2.000,00 TL kapora ile alım-satım işlemleri ve vergiler için 2.500,00 TL ödeme yaptığını, ayrıca satıştan önce kendi ikamet ettiği konutu da satmak zorunda kaldığını, 2.000,00 TL kapora bedelinin iadesi için davalılar hakkında icra takibi başlattığını, davalıların itirazı üzerine takibin derduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatı ile ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL maddi tazminat ve 6.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki dava ile sözleşmeden dönerek kapora bedeli olarak davalılara ödediği bedelin tahsili amacıyla başlatmış olduğu takibe davalıların itirazı üzerine takibin durması sonucu itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiş, ayrıca yapmış olduğu diğer ödemeler ve zararları içinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL maddi tazminat ile 6.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş, maddi tazminat talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. 6100 sayılı HMK.’nun "taleple bağlılık ilkesi" başlıklı 26/1. maddesinde hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu ilke göz önüne alındığında, mahkemece davacının maddi tazminat talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerekitirir.
2-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut uyuşmazlıkta, kısa kararda; "davanın kısmen kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine" karar verilmiş olmasına rağmen; gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise; "itirazın iptali davasının kabulü ile sözleşmeye dayalı alacak likit olduğundan asıl alacak miktarı üzerinden % 40"ı icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, davacı tarafından maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuş ise de icra inkar tazminatına hükmedilmekle davacının maddi ve manevi zararı karşılandığından bu talebin reddine" şeklinde karar verildiği, böylece yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında aykırılık oluşturulduğu anlaşılmakla HMK" nun 297/son madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Bozma nedenlerine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bent gereğince davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.