23. Hukuk Dairesi 2015/7286 E. , 2016/4857 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili görevsiz... ibraz ettiği dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalının murisi arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu sözleşme uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirerek daireleri davalıya teslim ettiğini ancak davalının sözleşmenin 7.3 maddesi uyarınca ödemesi gereken lüks daire vergisini ödememesi üzerine davalı aleyhine 851.555,33 TL asıl alacak, 18.477,58 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 870.032,91 TL"nin tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini ve %20 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Görevsiz... dosyanın gönderildiği mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında yapılan 07.07.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 8. ve 7.3. maddelerinde düzenlenen hüküm kapsamında davacının 851.555,33 TL"lik KDV faturası düzenleyerek davalıdan talep ettiği ve bu alacağın tahsili için... sayılı takibi ile icra takibi başlattığı, mevcut delillere uygun, denetime elverişli bilirkişi raporu ile davacının takibe konu alacağı talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Somut olayda, uyuşmazlığın ticari bir işten kaynaklanması nedeniyle alacağın avans faiziyle birlikte tahsili gerekmesine rağmen, mahkemece itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi suretiyle takip talebinde belirlenen faiz oranı ve işlemiş faiz miktarı hüküm altına alınmıştır.
Yapılması gereken işlemiş faiz konusunda, yukarıda açıklanan hususlar dairesinde, açıklamalı gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınması ve işleyecek faiz oranının da avans faiz olarak belirlenmesi gerekirken bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet bulunmamaktadır.
.../...
S.2
3-YHGK"nın 17.10.2012 tarih ve 9-838 E., 715 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; genel bir kavram olarak “likid (liqiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez ... 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 E. 397 K. sayılı ilamı). Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır. (...).
Somut olayda, belgeye dayalı olan takip konusu alacağın takip öncesinde bilinebilir, belirlenebilir, hesap edilebilir, diğer bir anlatımla likit nitelikte olduğu anlaşıldığından mahkemece davacının icra inkar tazminatına hükmedilmesi yönündeki talebinin reddi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.