23. Hukuk Dairesi 2016/4904 E. , 2016/4856 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
ASIL DAVADA
DAVACILAR : 1-... 2-... Vek. Av. ...
BİRLEŞEN DAVADA
DAVACILAR : 1-... 2-... Vekilleri Av. ...
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVALILAR : 1-... 2-... 3-... 4-... 5-...
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde birleşen davada davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl ve birleşen davalarda, davacılar vekilleri müvekkilileri ile davalı yükleniciler ... ve ... arasında 25.06.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek sözleşmeler imzalandığını, sözleşmelerde işin teslimi için öngörülen süre büyük oranda dolduğu halde, davalı yüklenicilerin herhangi bir inşaat faaliyetinde bulunmadıklarını, yapılan araştırmalarda adı geçen yüklenicilerin taşınmazı önce kendi kurdukları diğer davalı ... ..., bu şirketin diğer davalı ..."e, ..."in de diğer bir davalı ..."a tapuda devrettiğinin tespit edildiğini, anılan davalılar adına yapılan tescillerin yolsuz olduğunu, davalıların hep birlikte hareket ederek müvekkillerini zarara uğrattıklarını ileri sürerek, asıl davada; 25.06.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshini, birleşen davada; 25.06.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile 14.02.2014 tarihli ek sözleşmenin öncelikli olarak geçersizliklerinin tespiti, bu istem kabul edilmediği takdirde her iki sözleşmenin geriye etkili olarak feshini ve her iki davada; davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile hisseleri oranında müvekkilileri adına tescilini talep ve dava etmişlerdir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı ..., taşınmazı tapu siciline güvenerek iyiniyetle satın aldığını savunarak, davaların reddini istemiştir.
Asıl ve birleşen davalarda diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, 6502 sayılı TKHK"nın 3/h bendi uyarınca uyuşmazlığa bakma görevinini tüketici mahkemesinde olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde yasal sürede talep edilmesi halinde dosyanın... gönderilmesine karar verilmiştir.
../..
S.2.
Kararı, birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir.
1) Birleşen dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti, bu istemin kabul edilmemesi halinde sözleşmenin geriye etkili olarak feshi ve her iki durumda tapu iptal ve tescil istemlerine ilişkindir.
6502 sayılı Kanun"un 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu"nun 355 vd. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununda 3/k maddesindeki tüketici tanımına uymadığı açıktır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç, arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Yasada tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 6502 sayılı Kanunda kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.
Bu durumda, eldeki davada uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanuna göre Tüketici Mahkemelerinde değil genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2) Kabule göre de, karar tarihinde yürürlükte olan HMK"nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, HMK"nın 114/1-c ve115/2. madde hükümleri gereğince anılan yasal düzenleme gözönünde bulundurularak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK"nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede ve hüküm fıkrasında "Dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine, yer verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.