15. Hukuk Dairesi 2020/1248 E. , 2020/1083 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı asil ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Davacı temlik alan vekili gelmedi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş Yargıtay Başkanlar Kurulu"nun 26.03.2020 tarih, 15.04.2020 ve 30.04.2020 tarihli kararları ile en son müzakerelerin 31.05.2020 tarihine kadar ertelenmesine karar verilmiş ise de, erteleme süresince acil, öncelikli ve zorunlu işler ile kurul ve daire başkanlıklarınca uygun görülecek dosyalarla ilgili olarak müzakere ve duruşmaların yapılıp yapılmayacağı hususu kurul ve daire başkanlıklarının takdirine bırakılmış olup, eldeki davanın duruşmalı temyiz edilerek duruşması da yapılmış olmakla Daire Başkanlığınca Yargıtay Kanunu da dikkate alınarak işin acil ve öncelikli incelenmesi gerektiği takdir edilerek dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, taraflar arasında akdedilen 21.06.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshine dair kararın kesinleşmesi sebebiyle imalât bedeline yönelik alacak istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise arsa sahibidir.
Davacı vekili, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin kesinleşen mahkeme kararıyla geriye etkili şekilde feshedildiğini ileri sürerek, davacı yüklenicinin yaptığı harcamalar ve inşaat giderlerinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, inşaatın projeye aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamın uyularak inşaatın projesine uygun olduğu, davacının fesih davasının kesinleştiği tarih itibariyle imalât bedelini isteyebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre, davacının yerinde bulunmayan tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Sözleşmenin feshedilmiş olması sebebiyle davacı yüklenicinin imalât bedeline hak kazanabilmesi için eseri imar, fen ve sanat kuralları ile tekniğine uygun olarak imal edip iş sahibine teslim etmesi gerekmektedir. Aksi durumda imara aykırı ve kaçak olup da, yasal hale getirilmesi mümkün olmadığından yıkılması gereken bir yapının ekonomik değeri olmayacağından yüklenici de imalât bedeline hak kazanamayacaktır.
3194 sayılı İmar Yasası"nın 21. maddesi hükmü uyarınca, bazı istisnalar dışında, bütün yapılar için belediye veya valiliklerden yapı ruhsatı alınması zorunludur. Yapı ruhsatı ise, ancak projelerine, imar plânı ve yönetmeliğine göre ve resim ve harçları incelenerek verilir. Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilen yapılarda ruhsata aykırılık giderilemiyorsa, 3194 sayılı Yasa"nın 32. maddesi hükmü gereğince, ilgili belediye veya valilikçe inşaat derhal durdurulur ve yasal hale getirilmesi olanaksız ise veya ruhsat veya eklerine ya da imar mevzuatına aykırılık öncelikle yüklenici tarafından giderilemiyorsa bu hali ile yapılan yapının yıktırılmasına karar verilir ve anılan Yasa"nın 42. maddesi hükmü gereğince de yapı sahibine ve yükleniciye ceza yaptırımı uygulanır. İmar Kanunu"ndaki bu düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce re"sen gözetilmelidir. Emredici hukuk kurallarını içeren 3194 sayılı İmar Yasası hükümlerine göre; yapı ile yapıma izin arasında çok sıkı bir ilişki kurulmuştur. Bu bağı daha inşaata başlamadan alınması zorunlu yapı ruhsatı ile başlamakta ve inşaatın devamı sırasında denetim yolu ile sürmekte ve oturma izni ile de sona ermektedir. Az yukarıda açıklandığı üzere; iskân izni (yapı kullanma izin belgesi) alınması yükümlülüğü İmar Yasası"nın 30. maddesi hükmü gereğince, kural olarak iş sahibine ait ise de taraflarca sözleşmede aksi kararlaştırılarak yüklenicinin iskân izni (yapı kullanma izin belgesi) almasının düzenlenebileceği, yukarıda özetle açıklanan hukuksal sebepler karşısında ve taraflar arasında akdedilen 21.06.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre inşaatın imar mevzuatına uygun şekilde tamamlanması ve iskân izni alınması yükümlülüğü yüklenicinin edimleri kapsamındadır.
Somut olayda, imalât bedelinin tahsili istenmektedir. Bozma üzerine yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporlarında bir takım yola tecavüzlerden bahsedilerek tadilat ruhsatı ile iskan alınabileceği belirtilmiş ise de, bu husus ilgili belediyeden sorulup araştırılmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi"nin 20.02.2015 tarihli bozma ilamından sonra düzenlenen bilirkişi raporunun ilgili belediyenin imar müdürlüğüne gönderilmek suretiyle, bilirkişilerce saptanan taşma ve tecavüzler sebebiyle inşaatın sözleşmeye, projeye ve imar mevzuatına aykırı yapılıp yapılmadığı, şayet proje ruhsat ve imara aykırılık bulunuyorsa bu aykırılıkların giderilmesi için yapılması zorunlu olan işlemlerin neler olduğu ve özellikle tadilat projesi ile tadilat ruhsatı alınmak suretiyle aykırılıkların giderilmesinin mümkün olup olmadığının bildirilmesi istenildikten sonra belediyece verilecek yazı cevabında, imar mevzuatına aykırılıkların giderilerek inşaatın yasal hale getirilmesinin mümkün olduğunun bildirilmesi halinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişi kurulundan yeniden alınacak ek raporla inşaatı yasal hale getirme masrafları hesaplattırılıp, bulunan imalât bedelinden bu masraflar düşülmek suretiyle bakiye bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmek, ruhsat proje ve imar mevzuatına aykırılıkların giderilmesinin tadilat projesi ve ruhsatıyla dahi mümkün olmadığının belirtilmesi halinde ise yıkılması gereken bir yapının ekonomik değeri olmayacağından davanın tümden reddine karar verilmek olmalıdır.
Bu hususlar üzerinde durulup araştırılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması uygu bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.05.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.