12. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/12279 Karar No: 2012/305
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/12279 Esas 2012/305 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2011/12279 E. , 2012/305 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Nusaybin İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 11/02/2011 NUMARASI : 2010/70-2011/17
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından Mardin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/165 esas, 2010/818 karar sayılı, 14.10.2010 tarihli ilamına dayalı olarak ilamlı icra takibine başlandığı, örnek 4-5 icra emri tebliği üzerine borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda dayanak ilamda yasal temerrüt faizine hükmedilmesine karşın alacaklı tarafça avans faizini talep edildiğini, yasal faiz oranlarına göre hesapladıkları işlemiş faizin de dahil olduğu toplam borç miktarını ödediklerini ileri sürerek icra emrinin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır. İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. Sayılı ilamları). İlamlı takibe konu ilamın hüküm fıkrasında faize ilişkin bölüm var ise, bunun ilama uygun biçimde hesaplanması gerekir. Hükme konu faiz, davadaki talep ve kararın mahiyetine göre yasal faiz olabileceği gibi, işin ticari olup olmamasına göre yasal ticari temerrüt faizi ya da yasal ticari olmayan temerrüt faizi olabilir. Buna göre takip dayanağı ilamı veren mahkeme hüküm fıkrasında yer vereceği faizi ve oranını 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre belirleyecek; bu ilamın icrasında da bu belirleme esas alınacaktır. Yeri gelmişken, “yasal (kanuni) faiz” ve “temerrüt faizi” kavramlarının ayrı ayrı ele alınıp, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin değişiklik seyriyle birlikte irdelenmesinde yarar vardır: Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu`na göre faiz ödenmesi gerekip de miktarı sözleşme ile tespit edilmemiş olan hallerde gerek “yasal faiz” ve gerekse “yasal temerrüt faizi” yönünden uygulanması gereken hükümler, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun ile getirilmiştir. Kanunun 1.maddesinde “yasal faiz”, 2.maddesinde ise “yasal temerrüt faizi” düzenlenmiş; 2.maddede de ikili ayrıma gidilerek “ticari olmayan yasal temerrüt faizi” birinci fıkrada, “ticari olan yasal temerrüt faizi” ise üçüncü fıkrada olmak üzere ayrı ayrı hüküm altına alınmış; ticari olmayan temerrüt faizi yönünden açıkça 1.maddede yasal faiz için belirlenen orana atıf yapılmıştır.
Somut olayda takip dayanağı ilamda "... TL"nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine" karar verildiği görülmektedir. İlamda hüküm altına alınan “yasal temerrüt faizi” ibaresinden anlaşılması gereken 3095 sayılı Kanunun 2/1.maddesinde öngörülen faiz olup, alacağa, bu fıkrada yapılan atıf nedeniyle aynı yasanın 1.maddesine göre faiz istenebileceğinin kabulü gerekir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 03.03.2010 tarih, 2010/12-124 esas ve 2010/110 karar sayılı kararı) O halde mahkemece Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde gerekiyorsa bilirkişi incelemesi yaptırılarak takibe konu alacak için 3095 sayılı Kanunun 1.maddesi uyarınca yasal faiz oranları esas alınmak suretiyle hesaplama yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.