15. Ceza Dairesi 2020/10972 E. , 2020/13072 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Bedelsiz senedi kullanma
HÜKÜM : TCK’nın 156/1 ve 52/2 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Sanık hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan Çumra(Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi’nin 29/01/2008 tarih ve 2007/34-2008/9 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, söz konusu kararın 02/05/2008 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi içinde sanık hakkında 14/11/2012 tarihinde işlediği tehdit suçundan dolayı Tire 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/140-2015/552 sayılı ilamı ile mahkumiyetine hükmedildiği ve bu hükmün 04/09/2015 tarihinde kesinleşmesiyle yapılan ihbar üzerine CMK"nın 231/11 maddesi gereğince; hükmün açıklanmasına ilişkin Çumra Asliye Ceza Mahkemesi"nin 31/03/2016 tarih, 2015/750-2016/341 sayılı kararı ile bedelsiz senedi kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 02/05/2008 tarihinden itibaren denetim süresi içinde işlenen ikinci suç tarihi olan 14/11/2012 tarihine kadar dava zamanaşımı süresinin durduğu belirlenerek yapılan incelemede;
1- Hükümden sonra 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümlerinin yeniden düzenlendiği 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetildiğinde Tire 2. Asliye Ceza Mahkemesi ilamına konu tehdit suçu yönünden, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, anılan hüküm yönünden uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, sanığın denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı da tespit edilip, sonucuna göre Çumra(Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi’nin 29/01/2008 tarih ve 2007/34-2008/9 sayılı hükmünün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2- Hükmün açıklanması koşullarının oluştuğunun anlaşılması halinde; sanığa yüklenen bedelsiz senedi kullanma suçu nedeniyle açılan kamu davası üzerine verilen hükümden sonra, 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 253. ve 254. maddelerinde düzenleme yapıldığı gözetilerek, yeni düzenlemeye göre dosyanın öncelikle bu madde hükmü doğrultusunda uzlaştırma işlemleri yapılmak üzere uzlaşma bürosuna gönderilerek, alınacak uzlaştırma raporu sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 29/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Sanık yönünden TCK"nın 156/1 maddesinde düzenlenen bedelsiz senedi kullanma suçu 02/12/2016 tarih ve 6763 sayılı yasa ile değişiklik öncesi de uzlaşma hükümlerine tabi olup, uzlaşmanın gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkında mahkumiyet kararı verilen olayda;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25/10/2018 tarih 2018/394-478 sayılı kararında açıklandığı üzere, 6763 sayılı Kanun"un uyuşmazlık konusunu ilgilendiren fıkralarının gerekçesinde; söz konusu yasal değişikliğin uzlaştırmanın yöntemine ilişkin olduğu ve bu değişikliklerle uzlaştırma kurumunun başarısını olumsuz etkileyen sakıncaların giderilmesinin ve bu alanın disipline edilmesinin amaçlandığı vurgulanmıştır. CMK"nın 253 maddesinin 18 fıkrasında ise uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidelemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda soruşturma evresinde sonuçsuz kalan uzlaştırmanın maddi ceza hukuku boyutunu ilgilendirmeyen, münhasıran uzlaştırma yöntemine yönelik olması nedeniyle usule ilişkin olduğu konusunda kuşku bulunmayan değişikliğin, derhal uygulama ilkesinin sonucu olarak önceki kanun döneminde yapılan ve tamamlanmış olan işlemlerin, sonradan yürürlüğe giren kanun bakımından da geçerliliğini koruyacak olması nedeniyle, usulüne uygulan olarak yerine getirilmiş olan uzlaştırma girişimine ilişkin işlemlerin yenilenmesi gerekmediğinden, dosyanın esastan incelenerek bir karar verilmesi yerine, sanık hakkında uzlaşma yönteminin değişmesi gerekçe gösterilerek sair yönleri incelenmeden mahkumiyet hükmünün bu nedenle bozulmasına dair sayın çoğunluğunun görüşüne katılmamaktayım.