14. Hukuk Dairesi 2015/16583 E. , 2018/4279 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.05.2013 gününde verilen dilekçe ile su yolu geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili; davacı ..."un maliki bulunduğu 1943 sayılı parsel sayılı taşınmazda artezyen kuyusu olduğunu, çıkan suyun bu taşınmaza ve davacıların paylı malik olduğu 1643 ve 2197 parsel sayılı taşınmazlara da yetecek miktarda olduğunu, 1643 ve 2197 parsel sayılı taşınmazların DSİ kanalından pompa ile su almak suretiyle sulandığını, bu durumun ekonomik bakımdan masraflı olduğunu, DSİ kanalının alçakta kaldığını, kışın su olmadığını, sulamada zorluk çektiklerini belirterek, 1943 parsel sayılı taşınmazdaki suyu 1643 ve 2197 parsel sayılı taşınmazlara getirmek üzere davalılara ait 1942, 1715, 1711, 1654,2941 ve 1657 parsel sayıda taşınmazlar aleyhine su yolu geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı ... Taylan ve ... davanın reddini savunmuş, davalı ... vekili takdiri mahkemeye bırakmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, 15.04.2015 tarihli fen bilirkişi raporu ve ekli krokisine göre 1643 ve 2197 parsel sayılı taşınmazlar lehine 1942,1715,1711,1654,2941 ve 1657 parsel sayılı taşınmazlardan toprak altı su yolu geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 744. maddesi gereğince mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 744. maddesi uyarınca "Her taşınmaz maliki, uğradığı zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla su yolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür."
Mecra irtifak kurulması isteğine ilişkin davalar, özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alması nedeniyle yapılacak araştırma ve incelemede, öncelikle davacının mecra ihtiyacının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. İhtiyacın saptanması halinde de, çevre taşınmazlarının tamamının üzerinde irtifak hakkı kurmaya elverişli olup olmadığı incelenip, hukukun genel bir ilkesi olan "fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi" uyarınca taraf yararları da gözetilerek en az masraf gerektiren ve bundan da en az görecek kişi taşınmazı üzerinden mecra irtifakının bağlanacağı su, elektrik, gaz ve benzerine ait yol ya da kaynak ile yararına mecra hakkı kurulan taşınmaz arasında kesintisiz bağlantı sağlayacak şekilde kurulmalıdır. Ayrıca, mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği ayrıca belirlenerek kararda gösterilmelidir.
Yukarıda açıklanan bu ilkeler gereğince; zorunlu su mecra hakkı kurulmasına ilişkin istemlerde isteği öne süren kişinin zorunlu su mecra hakkı kurulmasına ihtiyacının olup olmadığının saptanması, taşınmazın bu ihtiyacını kendi şartları içerisinde karşılama olanağı olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, taşınmazın suya ihtiyaç duyup duymadığının da duraksamasız belirlenmesi, belirtildiği gibi su ihtiyacı varsa bunu kendisinin başka yoldan sağlayıp sağlayamayacağının tespiti hususları üzerinde değerlendirme yapılması gerekir.
Somut olaya gelince; davacılar 1943 parsel sayılı taşınmazda bulunan artezyen kuyusundan çıkan suyu davalılara ait taşınmazlardan boru ile geçirmek suretiyle paylı malik oldukları 1643 ve 2197 parsel sayılı taşınmazlara getirmek amacı ile su yolu geçit hakkı kurulmasını istemişlerdir. Dava dilekçesinde açıklandığı gibi ve 15.04.2015 tarihli fen bilirkişi Sadettin Deniz Gürel tarafından düzenlenmiş olan rapor ve eki krokide ve yine 20.04.2015 tarihli ziraatçi bilirkişi Mehmet Sabah"ın raporunda belirtildiği üzere 1643 ve 2197 parsel sayılı taşınmazların güneyde bulunan DSİ"ye ait D3 ana kanalından motopompla su çekilerek sulandığı anlaşılmaktadır. Davacıların taşınmazlarını bu şekilde sulama olanağının bulunduğu anlaşıldığına göre, su ihtiyacının bulunduğundan söz edilemez. DSİ kanalından yapılan sulamanın fazla miktarda işçilik ve maliyet gerektirmesi, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca, davacılardan başka taşınmazlardan su yolu geçit hakkı istemesini haklı göstermez. Açıklanan bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.