Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/16190
Karar No: 2018/12766
Karar Tarihi: 26.09.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/16190 Esas 2018/12766 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, paydaşı olduğu taşınmazların ehliyetsizlik, hata ve hile ile davalı yeğeni tarafından elinden alındığını ve satıldığını iddia ederek tapu kayıtlarının iptal edilmesi ve gerçek değerlerinin tespitiyle payına isabet eden miktarın tahsili için dava açmıştır. Ancak, mahkeme davayı hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Davacı ise karara temyiz itirazında bulunmuştur. Kararda, hile (aldatma) kavramı açıklanmış ve aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde iptal hakkının kullanılabileceği belirtilmiştir. Mahkemenin yanılgılı değerlendirmesi nedeniyle kararın bozulması gerektiği belirtilerek, kanun maddesi ve karar numaraları verilerek kararın açıklanmasına son verilmiştir. Kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu 39/1, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 428.
1. Hukuk Dairesi         2015/16190 E.  ,  2018/12766 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ



    Taraflar arasında görülen tapu ipt...... ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -KARAR-

    Dava, “aldatma (hile) ” hukuksal nedenine dayalı tapu ipt......-tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, kayden paydaşı olduğu 11503 ada 2 ve 11504 ada 16 parsel sayılı taşınmazlarının ehliyetsizlik, hata ve hile ile ve kendisinin okuma yazma bilmemesinden yararlanan davalı yeğeni ... tarafından, aile arasında miras paylaşımının gündemde olduğu bir dönemde, "miras paylaşımı için bana vekalet vermen gerekiyor" diye kandırılması sonucu kendisinin vekaletname verdiğini zannettiğini, yapılan işlemin ne olduğunu anlamadığını, çocuklarının yaptığı araştırma sonucunda söz konusu taşınmazların davalıya satış suretiyle temlik edildiğini öğrendiklerini, taşınmazları veya bedelini davalı ...’den talep ettiklerini,ancak kötüniyetli olan ......’nin söz konusu taşınmazları 08/10/2014 tarihinde diğer davalı ...’e hileli ve muvazaalı bir şekilde sattığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının ipt...... ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların gerçek değerinin tespiti ile payına isabet eden miktarın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılamanın devamı sırasında sunulan 15.04.2015 tarihli dilekçesi ile ehliyetsizlik iddiasının olmadığını 30.09.2015 tarihli celsede de iddialarının "hile" olduğunu bildirmiştir.
    Davalı ..., dava konusu taşınmazı tapuya güven ilkesi gereğince satın aldığını, davacı iddialarının resmi senetle yapılmış olan satışa karşı ileri sürdüğüne göre resmi senetle aksinin ispatı gerektiğini belirterek, diğer davalı ... de dava konusu taşınmazda paydaş olan davacının payını kendisine sattığını, HMK gereği davacının iddialarının resmi senetle ispatı gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, TBK"nın 39. maddesi gereğince davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.

    Bilindiği üzere; Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı h......nde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Somut olaya gelince; davacı, kandırıldığını 2014 yılının Kurban Bayramı haftasında (01.10.2014 tarihinde) öğrendiğini ve eldeki davayı açtığını ileri sürmüştür.
    Bu durumda; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 39/1. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin öğrenme tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınacağı belirgin olup; diğer tarafın öğrenmenin(ıttılaın ) daha önce olduğunu iddia etmesi durumunda bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 20.04.1983 gün ve 1980/1-1846-397 sayılı kararında da aynı hususa işaret edilmiştir.
    Hâl böyle olunca; olayda hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin tüm delilerin toplanması, davacı tarafından 21.04.2015 tarihli dilekçesinde bildirilen tanıkların dinlenmesi suretiyle açıklığa kavuşturulması, davanın süresinde açıldığı sonucuna varılması durumunda, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde işin esasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi