1. Hukuk Dairesi 2015/14106 E. , 2018/12764 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın pasif husumet yokluğundan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...... Çelik"in adına kayıtlı 146 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki payının bir kısmını öncelikle davalının eşi ...... Çelik"e devrettiğini ve daha sonra taşınmazın bila bedel davalı adına temlik edildiğini, söz konusu işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacı ile yapıldığını ve saklı payına tecavüz niteliğinde olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve değer tespitinden sonra artırmak kaydıyla 50.000 TL tenkis bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, muris ...... Çelik"in tasarrufta bulunduğu kişinin dava dışı ...... Çelik olduğunu, muris tarafından kendisine yapılan bir tasarruf olmadığını, eğer ortada muvazaalı bir işlem var ise de aleyhine dava açılması gereken kişinin ...... Çelik olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın tapu kaydında murisin dava dışı ...... Çelik"e hibe yolu ile taşınmaz hissesini devrettiği, ...... Çelik"in de bu hisseyi satış suretiyle davalıya devrettiği murisin doğrudan davalıya kazandırmada bulunmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1929 doğumlu mirasbırakan ...... Çelik’in 14.07.2013 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı eşi Nigar ile dava dışı kardeşleri............’dan olma yeğenleri ...... ve Müge, ölü kardeşi ......’dan olma yeğenleri .........’nin kaldıkları, davalı ...’in, murisin mirasçılarından ......’in 26.01.2010 tarihinde boşandığı eski eşi olduğu, mirasbırakanın adına kayıtlı 146 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 14000/28640 payından 225/716 payını dava dışı yeğeni
......"e 27.1.1993 tarihinde bağış yolu ile temlik ettiği, yine aynı taşınmazda yer alan payının diğer kısmını ise 20.12.2005 tarihinde bağış suretiyle yeğeni ......’e devrettiği, böylece taşınmazda 11662/28640 paya sahip hale gelen ......’in söz konusu payını 28.01.2008 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 565/4. maddesi gereğince mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmaların tenkise tabi olduğu kuşkusuzdur.
Hemen belirtilmelidir ki, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 13.1.1975 tarih ve 1974/7 E-1975/1 K sayılı ilamı ile, “mirasbırakanın saklı pay kurallarını gidermek için yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin mirasbırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi halinde kötüniyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi mirasçılarca indirim (tenkis) davası açılabilir” şeklinde karar verilmiştir.
Somut olayda, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazdaki payını dava dışı yeğeni ......’e bağışladığı, ...... tarafından ise davalı eşi adına satış yolu ile temlik edildiği, davalının söz konusu taşınmazın muris tarafından davalıya bağışlanmasının saklı pay kurallarını ihlal amacıyla yapıldığını bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi konumunda olduğu, satış işleminin yapıldığı tarihte ...... ile evliliklerinin devam ettiği hususları göz önüne alındığında davalıya karşı açılan tenkis davasının dinlenmesi gerektiği açıktır.
Bilindiği üzere; Tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK"nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür"atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olaya gelince, mahkemece belirtilen hususlar hakkında araştırma ve inceleme yapılmadan pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 26.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.