Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4990
Karar No: 2021/1826
Karar Tarihi: 16.03.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/4990 Esas 2021/1826 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/4990 E.  ,  2021/1826 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.11.2001 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.03.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, mülkiyeti Hazine"ye ait olan dava konusu taşınmazın dava dışı Belediye tarafından imar uygulamasına tabi tutulduğunu, imar planında gecekondu önleme bölgesi olarak ayrılan dava konusu taşınmazların 2942 sayılı Yasanın 30. maddesine göre bakanlık ve dava dışı Çalkaya Belediyesi arasında düzenlenen protokol ve ek protokol gereğince anılan Belediyeye satış suretiyle devredildiğini, amacın 775 sayılı Gecekondu Kanununun öngördüğü şartlarda ihtiyaç ve hak sahiplerine devredilmesi olduğunu, düzenlenen protokol ile geri alım hakkının saklı tutulduğunu, dava konusu imar parsellerinin sahte encümen kararları ile dava dışı kooperatiflere satıldığını, bu suretle Belediye tarafından devir koşullarına uyulmadığını ileri sürerek dava konusu 1534 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar vekili, davalıların taşınmazı tapu kaydına güvenerek iyiniyetle aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın temyizi üzerine Dairemizin 14.04.2016 tarih ve 2014/15939 Esas, 2016/4442 Karar sayılı ilamıyla "....Dava şartları, 6100 sayılı HMK"nın 114/1 maddesinde düzenlenmiş; derdestlik de anılan maddenin "ı" bendinde dava şartları arasında sayılmıştır. Derdestlikten bahsedilebilmesi için her iki davanın taraflarının ve dava konusunun aynı olması gerekir. Mahkemece davanın reddi kararına gerekçe yapılan Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/113 Esas 2011/401 Karar sayılı dosyasında davacısının Çalkaya Belediye Başkanlığı olduğu, davacı tarafından açılmış bir davanın bulunmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddi doğru değildir" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1)Dosyadaki belgelerin incelenmesinde, davacısı dava dışı Aksu Belediyesi davalısı .... olan Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/113 Esas sayılı davası ile 1534 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Aksu Belediyesi adına tesciline karar verildiği, 22.11.2016 tarihinde kesinleştiği; ancak, taşınmazların dava tarihi itibariyle davalılar adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
    O halde mahkemece; davacıya dava dışı Aksu Belediyesini davaya dahil etmesi için usulüne uygun bir süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
    2)Davacı tarafından dava konusu imar uygulamasının Antalya 1. İdare Mahkemesinin 1998/591 Esas sayılı ilamı ile iptal edildiği, kayıtların yolsuz tescil durumuna düştüğü ileri sürülmesine rağmen mahkemece bu konuda inceleme yapılmamıştır. İmar uygulamasının iptal edilmiş olduğunun anlaşılması halinde dava konusu imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanağının kalmayacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği bu takdirde de TMK’nın 1023. maddesi gereğince kayıt malikinin iyiniyetli olduğundan söz edilerek imar parselinin varlığının korunamayacağı açıktır.
    Bilindiği üzere hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri mevcuttur. Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke Medeni Kanunun 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3. kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin birinci fıkrasında, "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarihli l990/4 Esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Hal böyle olunca, yukarıda 1. bentte belirtildiği üzere davacıya davalı Aksu Belediyesinin davada yeralmasının sağlaması için süre verilmesi ve taraf delillerinin toplanması; yine 2. bentte açıklandığı üzere dava konusu imar parsellerinin dayanağı olan imar uygulamasının iptal edilip edilmediğinin araştırılması ve sonucuna göre inceleme ve soruşturma yapılarak toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.03.2021 gününde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi