Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13264
Karar No: 2018/12760
Karar Tarihi: 25.09.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/13264 Esas 2018/12760 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/13264 E.  ,  2018/12760 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ



    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.09.2018 ...... günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili Avukat, temyiz edilen davacılar vekili Avukat gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, vekâletnamenin hile ile alındığı ve vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakanları ...... iyi niyetinden, yaşlılık ve düşkünlüğünden istifade edilmek suretiyle alınan 19.06.2013 tarihli vekaletnameye istinaden davalı vekil ......"nın vekalet görevini kötüye kullanarak mirasbırakanın kayden maliki olduğu 198 ada 23 sayılı parseldeki dava konusu 12 nolu bağımsız bölümü el ve işbirliği içinde bulunduğu diğer davalı ..."e 20.06.2013 tarihinde devrettiğini, murise bir bedel ödemediğini ileri sürerek davalı adına olan kaydın iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmazsa tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı ..., davacıların mirasbırakanının dava konusu 12 nolu bağımsız bölümün satışı konusunda davalı ... ile daha önceden anlaşmış olduğunu, davalı ..."in kredi başvurusunu beklediklerini, amacının dava dışı müteahit uhdesindeki 2 dükkanı satın almak olduğunu ve bu nedenle dava konusu 12 nolu ve dava dışı 8 ve 11 nolu bağımsız bölümleri satmak istediğini, vekalet görevini kötüye kullanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., elinde bulunan altınlarını bozdurmaya gittiği kuyumcu dava dışı ...... Ezer"den dava konusu bağımsız bölümün satılık olduğunu öğrendiğini, kredi kullanarak ve ayrıca birikimi ile yatırım amaçlı olarak satın aldığını, davacıların mirasbırakanını ve diğer davalıyı tanımadığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalı ..."nın vekalet görevini kötüye kullandığı ve diğer davalı ..."in de el ve işbirliği içinde hareket ettiği iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle ve dava konusu taşınmazın yargılama aşamasında el değiştirmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...... 19.06.2013 tarihinde davalı ..."yı 198 ada 23 sayılı parseldeki 12 ve 11 nolu bağımsız bölümlerin satışı konusunda vekil tayin ettiği, anılan vekilin çekişme konusu 12 nolu bağımsız bölümü 20.06.2013 tarihinde davalı ..."e satış suretiyle devrettiği, adı geçenin ise taşınmazı yargılama sırasında, 21.08.2014 tarihinde, dava dışı ...... Arın"a devrettiği, 1940 doğumlu mirasbırakan ...... 12.04.2014 tarihinde öldüğü ve geriye davacı kardeşleri ............"in kaldığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HMK. nun 125.( HMUK 186.) maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
    Kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
    Öte yandan, Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış

    yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince, davacının iddiasının yukarıdaki ilkeler çerçevesinde tanık delili ve bildirilen diğer delillerle birlikte kanıtlanabileceği, ancak davalılar ...... ve Naim"in delil listesinde tanık deliline dayanmalarına ve liste halinde isimlerini bildirmelerine rağmen mahkemece tanıkları dinlenmeden ve davalı ..."in dava konusu taşınmazı alırken kredi kullandığı savunması üzerinde durulmadan sonuca gidilmiştir.
    Hal böyle olunca; davalı tanıklarının tümü dinlenerek ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek iddia ve savunma üzerinde durulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılardan duruşmaya katılan ... vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi