7. Hukuk Dairesi 2014/3073 E. , 2014/6821 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 9. İş Mahkemesi
Tarihi : 26/12/2013
Numarası : 2013/1438-2013/1354
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, davacının 05.01.2009 tarihinde mekanik ustası olarak davalı işverenlikte çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, yıllık izinlerini kullanmadığını, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının mekanik ustası olmadığını, vasıfsız eleman olarak çalıştığını, kendisinin işten ayrıldığını, devamsızlık yaptığını, diğer iddialarının da asılsız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre iş sözleşmesinin davalı tarafça feshedildiği, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı ayrıca bilirkişi raporunda hesap edilen alacaklarının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 08.10.2013 tarihli ilamı ile özetle “...hükmün gerekçe kısmında davacının asgari ücretle çalıştığı kabul edilmiş iken 24.9.2012 havale tarihli aylık işçilik ücretinin net 1000,00 TL olarak kabul edilen bilirkişi raporuna göre karar verilerek gerekçe ile aykırılık yaratılmıştır.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma kararına uyan Mahkeme, sözü edilen çelişkiyi gidererek bozma kararı öncesinde toplanan delillere göre yeniden aynı tespitlerle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır.
Davacı vekili, davacının ücretine ilk işe giriş ücretine zam yapılacağı taahhüt edilmesine rağmen yapılmadığını, çalışma koşullarının ağır olduğunu, ulusal bayram ve genel tatil günü çalışma ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izin kullandırılmadığını, aylık ücretin resmi kayıtlarda asgari ücret üzerinden gösterildiğini, bunların yanı sıra, özellikle 2010 yılı sonlarına doğru görevi ve uzmanlığı gereği olmayan işleri yapmasının istendiğini, yapılmadığı bahane edilerek işverence hakaret edildiğini, bu durumun sıkça tekrarlanması, son olarak 21.12.2010 tarihinde üçüncü bir kişinin önünde aynı olaylar yaşanınca, davacının böyle devam ederse işin altından kalkamayacağını belirttiğini, işverenin "işler böyle devam edecek, verilen her işi yapacaksın, bizim işimiz bu, ister çalış, ister çalışma" dediğini, tartışmanın sürmesi üzerine hakaretamiz sözler söyleyerek davacının iş akdini şifahi olarak feshettiğini iddia etmiştir.
Davalı vekili, işverenin bilgisayarına izinsiz girdiği için şifre konulması üzerine sinirlenen davacının işverene bağırıp hakaret ettiğini, olayın 16.12.2010 tarihinde olduğunu, aynı gün akşam diğer işçilerin yanında işi bıraktığını söyleyerek ayrıldığını, 17.12.2010 ve 18.12.2010 tarihlerinde işe gelmediğine ilişkin tutanak düzenlendiğini savunarak davacının işi kendisinin bıraktığını ileri sürmüştür.
Davacı hakkında 16.12.2010 tarihinde davalının bilgisayarındaki kişisel bilgilerine izinsiz girdiği, işverenin şifre koyması üzerine bağırıp çağırarak hakaret ettiği, işyerinden ayrıldığı, çalışmadığı, akşama doğru kısa bir süre işyerine uğrayarak “ben iş buldum ayrılıyorum” diyerek işyerini terkettiği hususlarını içeren tutanak yanında 17 ve 18 Aralık 2010 tarihlerinde izinsiz ve özürsüz işe gelmediğine dair tutanaklar düzenlenmiştir. Dinlenen davalı tanıkları gerek 16 gerekse 17 ve 18 Aralık 2010 tarihli tutanak içeriklerini doğrulamışlardır. Davacı tanıklarından Levent"in fesihle ilgili bilgisi ve görgüsü bulunmamakta ise de, diğer davacı tanığı O.. K..,“...bir Perşembe günü akşam üstü saat 18,00-18,30 sularında davacı benim işyerime geldi, işten ayrıldığını, davalı H.. A.. ile anlaşamadığını, başka işlere bakacağını iş teklifleri olduğunu söyledi. Bende davacıya “işverenle çok yakınsınız, arkadaşsınız, birbirinizi kırmadan kavga dövüş etmeden ayrılın “ diye söyledim, davacı o haftanın sonunda pazartesi günü saat 08,30 da tekrar yanıma geldi, işi bıraktığını ve dükkanın anahtarını teslim etmeye gideceğini söyledi, öğlen saatlerinde davalının dükkanına gittiğimde davacı ve davalı H.. A.. dükkanın içerisinde H.. A..’ın odasındaydılar, yanlarına gittim, ne olduğunu sorduğumda davacı davalının yeni geldiğini söyledi, bende onların konuşmalarında yanlarında bulundum, davacı işverene” ne yapacağız şimdi “ diye söyledi, İşverende “ sen dükkan komşularına, arkadaşların işten ayrılacağını Perşembe gününden söylemişsin, Cuma Cumartesi günü işe gelmedin, bu aşamada ne yapacağız “ diye cevap verdi. Davacı da Ben işten ayrılmayacağım diye söyledi. İşveren “burası oyun salonu değil madem işten ayrıldın tazminatını da veririz, buna göre çıkış işlemlerini yaparız “diye söyledi. Bu şekilde aralarında hararetli konuşmalar oldu, bu konuşmalar sırasında her iki tarafında bir birlerine hakaret gibi sözler sarf ettikleri söz konusu değildir, ben böyle bişey duymadım, konuşma sırasında yanlarındaydım. Davacı da ayrılmadan önce madem öyle bende dava açacağım diyerek söyledi ve ayrılıp gitti, iki gün sonra da davalıya ihtarname gönderdiğini duydum” şeklinde beyanda bulunarak davalının savunmasını ve kısmen tutanak içeriklerini teyit eder yönde açıklamalarda bulunmuştur. Hal böyle olunca iş sözleşmesinin feshi konusunda ispat külfeti altında bulunan davalı davacının işyerini kendisinin haklı bir neden olmadan feshettiğini, işe 2 gün devam etmediğini ispat etmiş olup davacının kıdem ve inbar tazminatı talebinin reddi yerine yanılgılı değerlendirme ile talebin kabulü hatalıdır.
3-Davacı vekili davacının milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia ederek alacak talebinde bulunmuştur.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dini bayramlar dışındaki genel tatiller ve milli bayram gününde çalıştığı kabul edilerek alacak hesabı yapılmış, mahkemece alacak hüküm altına alınmış ise de, iddiasını ispat için dinlettiği tanıkların davacının milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığına dair görgüye dayalı bilgileri bulunmamakta, davalı tanıkları ise davacının bu günlerde çalışmadığını, izin aldığını beyan etmişlerdir. Hal böyle olunca davacı iddiasını usulunce ispat edemediğinden milli bayram ve genel tatil çalışma ücret talebinin reddi yerne kabulü doğru olmamıştır.
O halde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25/03/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.