1. Hukuk Dairesi 2015/16391 E. , 2018/12733 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen......... davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ......... muvazaası hukuksal nedenine dayalı ...... iptali ile tüm mirasçılar adına tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."nın 33 ada 22 parseldeki 45/48 hissesini 500,00-TL bedelle davalılardan ........."a muvazaalı olarak satış suretiyle devrettiğini, bu devirden sonra aynı taşınmazda 3/48 hisse sahibi diğer davalı ..."in ön alım (şuf"a) hakkını kullanarak adına tescil kararı aldığını, daha sonra davalı ..."in çekişme konusu taşınmazı davalılardan eşi ......"a muvazaalı olarak satış göstermek suretiyle devrettiğini, .........in davalılardan oğlu ......"ın yanında kaldığını, onun bakımı ile hayatını devam ettirdiğini, .........in tek erkek evladı olan ........."a yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalılardan ......"in .........in damadı, eşi ......"ın da ...... olması sebebiyle muvazaalı işlemden haberdar olduklarını ileri sürerek, ......nun 45/48 hissesinin iptali ile ......... adına veya mirasçıların veraset belgesindeki miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılardan ......; kesin hüküm nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan ......... ile ......; .........in gerçek amacının ......"a bağış yapmak olduğunu, ancak ......da satış gösterdiklerini, devir karşığında para verilmediğini ,bu nedenle davaya bir diyeceklerinin olmadığını bildirmişlerdir.
Mahkemece, muvazaanın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "......... muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve ......lu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği ......lu taşınmazını, ......da yaptığı ......... sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı ......... Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve ...... Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak ......... sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan ...... kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda miras bırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı HMK"nun 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Dava, ......... muvazaası hukuksal nedenine dayalı ...... iptal ve tüm mirasçılar adına tescil isteğiyle açılmış, diğer mirasçıların davada yer alması sağlanarak taraf teşkili sağlanmıştır. Toplanan deliler ve tüm dosya içeriğiyle, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazdaki payını ilerde oğlu ......"a devredilmek üzere ......"ın yakın arkadaşı ........."a muvazaalı biçimde temlik ettiği, ön alım (şuf"a) yoluyla payı alan ......"in hem taşınmazda paydaş olması hem de .........in damadı olması sebebiyle muvazaalı işlemi bilebilecek konumda olduğu saptanarak davanın kabul edilmesinde kural olarak bir isabetsizlik olmadığı gibi harcı tamamlanan değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinde de isabetsizlik yoktur.
Ne var ki, eldeki davada terekeye iade istendiği halde ......nun iptali ile ......... ..."nın veraset ilamında gösterilen mirasçıları adlarına payları oranında tesciline karar verilmesi gerekirken, iptal edilen payın sadece dava açan mirasçılar adına tesciline karar verilmesi doğru olmadığı gibi, taşınmazın keşifte belirlenen değeri üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi de isabetsizdir.
Davalıların temyiz itirazlarının reddine, davacıların yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 24/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.