1. Hukuk Dairesi 2015/17084 E. , 2018/12728 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanının 3420 ve 1160 parsel sayılı taşınmazlarını davalıya bağışladığı halde tapuda satış göstererek devrettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, çekişme konusu taşınmazlarla ilgili olarak diğer mirasçılardan ......... tarafından, davalıya karşı ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve 05.06.2013 tarihinde kesinleşen 14.03.2013 tarihli, Esas 2012/406 Karar 2013/106 sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini ileri sürerek, miras payı oranında tapunun iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiş, aksi halde murisin terekesinin saklı payı oranında tenkise tabi tutularak 1/2 hissenin adına tescili ile 1/2 hissenin mirasçılar adına tesciline karar verilmesini, dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan bina ve eklentileri, sondaj kuyusu, ihata duvarı ve dikili ağaçların adına tespiti ile tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; eldeki dava, temlikin muvazaalı olduğu iddiasıyla açılmış olup, toplanan delillerden muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, her ne kadar mirasçılardan ......... tarafından aynı mahkemede açılan
14.03.2013 tarihli, 2012/406 Esas, 2013/106 Karar sayılı dava kabul ile sonuçlanmışsa da, o davada temlikin muvazaalı olup olmadığı yönünde bir araştırma yapılmadığı, davalının kabul beyanının maddi vakıayı kabul anlamında olmadığı, eldeki davada muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddedilmesinde isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 8.20 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24.9.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
-KARŞI OY-
Dava muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, bu hususta mirasçılardan ......... tarafından aynı hukuki nedene dayalı olarak açılan davanın kabul edilerek hükmün kesinleştiğini ileri sürerek payları oranında iptal ve tescil isteminde bulunmuşlar, mahkemece muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, sayın çoğunluk tarafından diğer davada muvazaa iddiası yönünden araştırma yapılmadığı ve davalının kabul beyanının maddi vakıayı kabul anlamında olmadığı gerekçesiyle hüküm onanmıştır.
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/406 Esas, 2013/106 Karar sayılı kesinleşen hükme ilişkin dava dosyasında, davacılar ............Tekinder tarafından 3420 ve 1160 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili mirasbırakan ... Yiğit"in davalı ... lehine yaptığı temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle payları oranında tapu iptali ve tescil davası açıldığı, davalının, taşınmazların bedelini ödediği ve mirasbırakana baktığı savunmasından sonra, davacıların davasını kabul ettiğini beyan etmesi üzerine davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mirasbırakanın diğer mirasçıları tarafından açılan davada, maddi olgunun tartışılmasına imkan tanımadan davayı sona erdiren kabul beyanı nedeniyle, mirasçıların payı oranında tapunun iptaliyle adlarına tesciline karar verilmesiyle güçlü delil haline gelen hükmün kesinleşmesinden sonra, aynı temliklerle ilgili diğer mirasçının açtığı bu davada, muvazaa maddi olgusu yeniden tartışılamaz.Aksi düşünce, anayasal ilkeler olan hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı düşer. Mirasbırakanın devirdeki iradesinin ne olduğu ve iradenin bölünemezliği kuralı yalnızca mirasbırakanın akti yaptığı andaki amacıyla değil, aynı zamanda aktin sonuçlarıyla ilgili verilen mahkeme hükmünün, aleyhine kesinleşmesi halinde davalı hakkında uygulanması gereken bir durumu da ifade eder.
Açıklanan nedenlerle, davanın kabulü yerine reddedilmesine ilişkin hükmün bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun onama yönündeki aksi görüşüne katılmıyoruz.