11. Hukuk Dairesi 2016/10740 E. , 2018/4403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/02/2016 tarih ve 2015/328-2016/111 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacıvekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05.06.2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılardan ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 10/11/2009 tarihli acentelik sözleşmesinin davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini ileri sürerek, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/370 Esas sayılı dosyasında talep edilen 30.000,00 TL manevi tazminata sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek ticari faize hükmedilmesini, davacının yoksun kaldığı kâr nedeniyle 200.000,00 TL"nin, yazıhanenin 3 yıllık kira bedeli olan 57.000,00 TL"nin, davacı tarafından bastırılan ve bedeli ödenen bilet ve fatura bedelleri olan 8.258,00 TL"nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından aynı talepleri içeren davanın daha önce açılmış olması sebebiyle derdestlik itirazında bulunmuş, davacının taraflar arasındaki acentelik sözleşmesine aykırı davranması nedeniyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının aynı davalıya aynı dava konusu nedeniyle daha önce dava açtığı, mahkemenin 2010/730 Esas sayılı dava dosyasında davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz üzerine bozulduğu, bu karara karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulduğu, bu nedenle henüz kesinleşmediği gerekçesiyle, davanın 6100 sayılı HMK"nın 114/1-ı maddesinde düzenlenen derdestlik dava şartının yokluğu sebebiyle HMK"nın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece derdestlik dava şartının yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. İbraz edilen mahkeme ilamından taraflar arasında görülen mahkemenin 2010/730 Esas sayılı dosyasında sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 30.000,00 TL manevi tazminatın, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL kazanç kaybı, 4.000,00 TL kira alacağı ve bilet basım masrafları olmak üzere maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsilinin talep
edildiği; eldeki davada ise, mahkemenin 2010/730 Esas sayılı dosyasında talep edilen manevi tazminata sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizin, maddi tazminat olarak ise yoksun kalınan kar nedeniyle 200.000,00 TL"nin, kira bedeli alacağı 57.000,00 TL"nin, bilet ve fatura basım masrafı 8.258,00 TL"nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilinin talep ve dava edildiği anlaşılmaktadır.
Bir davanın derdest olduğundan söz edebilmek için, aynı davanın iki kere açılması, birinci davanın görülmekte olması ve birinci dava ile ikinci davanın taraflarının, konusunun (müddeabihlerinin) ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir.
Alacağın bir kısmı için dava açılabilir. Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması koşulu ile de ek dava açılması olanaklıdır. Ek dava ise, asıl dava kesinleştikten sonra ya da zamanaşımını kesmek gibi amaçlarla asıl dava kesinleşmeden önce açılabilmektedir. Davalı ek davada derdestlik itirazında da bulunamaz. Çünkü, kısmi dava ile ek davanın ilişkin olduğu alacak kesimleri, yani müddeabih farklıdır. Ancak, kısmi davada verilen hüküm ek davayı etkileyecektir. (Bkz. Baki Kuru HUMK. 6. Baskı, Cilt 2, 2001, syf.1559) Bu nedenle, ek davaya bakan mahkeme kısmi davanın sonuçlanmasını bekletici sorun yapmalıdır. Çünkü, kısmi dava tamamen veya kısmen reddedilecek olursa bu karar ek dava için kesin hüküm teşkil edecek, kısmi dava tamamen kabul edilirse de kararın tespite ilişkin bölümü ek dava için kesin hüküm teşkil edecektir. (HGK.15.02.1980 gün, 1980/9-73 Esas 1980/186 Karar, 1981/11-1130 Esas-1982/549 Karar, 1988/15-572 Esas-1988/898 Karar)
Somut olayda mahkemenin 2010/730 Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan davanın reddine ilişkin kararın Dairemizce bozulması sonrasında yapılan ıslah üzerine manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verildiği, bu suretle eldeki davada mahkemenin 2010/730 Esas sayılı dosyasında istenen manevi tazminata işleyecek faiz talep edilmişse de ilgili dosyadaki talepler yeniden incelenerek manevi tazminata işleyecek faiz talebi yönünden derdestlik hususunun değerlendirilmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, talep edilen maddi tazminat kalemleri yönünden mahkemenin 2010/730 Esas sayılı dosyası ile görülen davanın kısmi dava olduğu, eldeki davanın da ek dava olduğu anlaşılmakla, maddi tazminat talebi yönünden derdest bir davadan söz etmek mümkün değildir. Aksi değerlendirmenin kısmi dava yoluyla hak aranmasını imkansız kılacağı açıktır. Öte yandan açıklandığı gibi maddi tazminat kalemleri yönünden her iki davanın müddeabihi de aynı değildir. Bu suretle, mahkemece, önceki dava dosyasının sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.