Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14735
Karar No: 2018/4202
Karar Tarihi: 29.05.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/14735 Esas 2018/4202 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/14735 E.  ,  2018/4202 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.12.2012 gününde verilen dilekçe ile sağlığa zarar verdiği iddiası ile davalı...GSM şirketlerine ait baz istasyonlarının kaldırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.05.2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Dava, baz istasyonlarının kaldırılması isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacılardan ..."ün 949 ada 173 parsel 2 bağımsız bölüm nolu dubleks meskenin maliki olup, diğer davacının da kiracısı olduğu, 3 bağımsız bölüm nolu dubleks meskenin ise davalılardan Muzaffer"in eşi olan Güngör Başaran"a ait bulunduğu ve diğer davalı...şirketlerin 3 nolu dubleks meskenin çatısına baz istasyonları tesis ettikleri anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 45. maddesi"...ana yapının dış duvarlarının, çatı veya damının reklam maksadıyla kiralanması gibi önemli yönetim işleri ancak bütün kat maliklerinin oybirliğiyle verecekleri karar üzerine yapılabilir" hükmünü, ek1. maddesi de "bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık Sulh Mahkemelerinde çözümlenir" hükmünü içermektedir. Diğer taraftan Türk Medeni Kanununun 683. maddesi "bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir./Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir" hükmünü amirdir.
    Diğer taraftan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun emsal dosyalarla ilgili olarak verdiği kararlardan 30.05.2012 tarih ve 2012/4-147 Esas, 2012/327 Karar sayılı ilamında; "...öncelikle belirtmek gerekir ki Anayasa"nın 17.maddesinde “Yaşama hakkı”, 22. maddesinde “Haberleşme Hürriyeti”, 35.maddesinde “Mülkiyet Hakkı” düzenlenmiştir. Yine Anayasa"nın; Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması başlıklı 56. maddesinde, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşın ödevi olduğu hükmüne yer verilmiştir. İnsan Hakları Evrensel beyannamesinin 25 maddesi de aynı yöndedir. Anayasa tarafından korumaya alınan “yaşama hakkı”, “haberleşme hürriyeti” ve “mülkiyet hakkı” gibi temel haklar arasında bir çatışma meydana gelmesi halinde bu durumun, yargılama makamları tarafından hassasiyetle değerlendirilmesi ve çatışan yararlar arasında öncelik düşüncesine dayalı bir denge kurulması gerekir. Dava konusu tesisin cep telefonlarının kullanımı için zorunlu olduğu ve bu tesisin geniş bir kitleyi ilgilendirmesi nedeniyle kamuya hizmet vermeyi amaçladığı tartışmasız ise de insan yaşamında tehlike yaratma ihtimalinin bulunması halinde insan yaşamına, sağlığına üstünlük tanınması gerekir. Başka bir deyişle; “Yaşama Hakkı” en kutsal ve birincil hak olup tehdit altında olma şüphesi dahi diğer Anayasal haklardan önce gözetilmesi gereğini doğurur. Aksi halde yaşam hakkının tehlikede olduğu bir yerde diğer tüm temel hak ve hürriyetlerin hiçbir değeri kalmayacaktır. Türk Medeni Kanunu"nun 737 vd. maddesinde ise komşuluk hukuku düzenlenmiş bu maddede herkese taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınma yükümlülüğü getirilmiştir. Baz istasyonu yönetmeliğe uygun olarak çalıştırılsa dahi zararın veya zarar ihtimalinin bulunması halinde yönetmeliğe uygun olduğundan söz edilerek zarar verenin sorumluluktan kurtulması, kullanıma devam edilmesi sonucunu doğurmaz. Yönetmeliğe uygun değilse, zaten hukuka aykırılık gerçekleşmiş olacaktır. Hukuk kurallarındaki norm düzenlemesi itibariyle yönetmelik ve yönetmeliğe uygun bir işlem yapılsa bile buna karşın çevreye verilen zarardan eylemi gerçekleştirenin sorumlu olmayacağı sonucu doğmaz. Ayrıca yargıç uyuşmazlığın çözümünde yönetmeliğe değil, yasaya, genel hukuk kurallarına ve bu bağlamda sorumluluk ilkelerine göre karar vermek zorundadır. Bu bakımdan yönetmeliğe göre verilen sertifikayı bağlayıcı olarak kabul etmek mümkün değildir..." şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
    yandan, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi"nin 2011 yılına kadar olan içtihatlarında aynı görüşler vurgulanıp, ayrıca "...baz istasyonlarının cep telefonlarının kullanımı için zorunlu olduğu ve sağlamış olduğu iletişim hizmeti nedeniyle de geniş halk kitlelerine büyük yarar sağladığı tartışmasızdır. Ancak, bu yararın sağlanması nedeniyle kişilerin sağlığına zarar verilmesi hoş görülemez. Zira, anılan tesislerin radyasyon yaydığı bilinen bir gerçekliktir. Bu bakımdan, bu tesisten üçüncü kişilerle birlikte davacı...da yararlanmış olsa, sağlanan yararla verilen zararın dengelenmesi genel bir hukuk kuralıdır. Yarar, haberleşmeyi amaçlamaktadır. Zararın ise, insan sağlığı ve yaşamı ile ilgili olduğu gözetildiğinde, ikinci değere önem verilmesi gerekmektedir. Bu tesislerin vermiş olduğu zararlardan tesisleri kuran ve işletenler sorumludur. Bu sorumluluk ise, kusura dayanmayan bir tehlike sorumluluğudur. Baz istasyonlarının ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak kurulması, sertifika verilerek faaliyete geçirilmesi hallerinde dahi, zarar verdikleri takdirde zarara neden olanlar sorumluluktan kurtulamaz. Bu özelliği itibariyle tesisi kuranların ve işletenlerin yüksek özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Aksi halde, en küçük bir özensizliğin maddi değerlerle ölçülemeyecek kadar ağır sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Bunun için zarar görenin zararını değil, tesis ve işletme sahibinin, tesisin işletilmesinden dolayı kişilere, bu bağlamda çevreye bir zarar vermediği ve herhangi bir olumsuz sonuç yaratmadığının kanıtlanması gerekir. Bu sonuç, genel sorumluluk kurallarının aksine olarak, işletmenin ağır tehlike doğuracak özelliğinden kaynaklanmaktadır...Öte yandan; hiçbir hizmet, insan yaşamı kadar öncelik ve hayati önem taşımaz. Diğer bir anlatımla, yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın ölümü uygun bir sonuç olarak kabul edilemez. İnsan sağlığını tehlikeye atan bir hizmetin, kişi yaşamının önüne geçmesi ve ona üstünlük tanınması doğru bir yaklaşım olarak düşünülemez. Bu nedenle; tek başına ölçüm sonuçlarının düşük olması, baz istasyonunun zarar doğurmayacağı anlamına gelmeyeceğinden, ölçüm değerlerinin yanı sıra diğer koşulların bu bağlamda, tesisin kurulduğu yerin yerleşim yerlerine, okula, çocuk parkına ve davacıların evine olan yakınlığı ile davacıların ailesi ile birlikte evlerinde uzun süreli oturduklarının da göz önünde tutulması gerektiği de gözetilerek, dava konusu baz istasyonunun işletilmesinin çevre sakinlerine, dolayısıyla davacılara zarar verip vermediğinin araştırılması gerekir..." biçiminde baz istasyonu tesis eden ve işletenin sorumluluğunun kapsamı açıklanmıştır.
    Somut olaya gelince; çekişmeli baz istasyonlarının 949 ada 173 parsel sayılı taşınmazda davacının maliki olduğu 2 nolu dubleks meskene bitişik 3 nolu dubleks meskenin çatısına tesis edildikleri; sayıları, konumları ve davacıların meskenine olan yakınlığı itibariyle; -özellikle son zamanlarda ülke genelinde ortaya çıkan ve medyada zaman zaman yer alan olumsuz vakıaların çoğaldığı da gözetildiğinde- davacının oturmakta olduğu binada ve çevre binalarda yaşayanlar için sağlık bakımından uzun süreç içeresinde çok ciddi hastalıklara yakalanabilecekleri konusunda büyük endişeye neden oldukları ve bunun da psikolojik yapılarında tedirginlik ve ümitsizlik yaratarak, kişilerin çalışmalarını ve sağlık değerlerini etkilediği, hiç bir haberleşme tesisinin hukuki şartları haiz olarak kurulmuş olması halinde bile insan hayatından değerli olmadığı, anılan tesislerin yaydığı radyasyon, referans değerlerin altında olsa bile, meskun alanlarda yarattığı radyasyondan dolayı, bu alanlarda uzun süreli radyasyona maruz kalacak insanların sağlığının olumsuz yönde etkileneceği, kısa zaman dilimi içinde olmasa dahi uzun zaman diliminde zarar verebileceği, bu riskin varlığı durumunda dahi böyle bir duruma müsaade edilemeyeceği, anılan tesislerin daha uygun ve yerleşim çevresinden daha uzakta kurulabilecekleri dikkate alındığında, bu haliyle davacının zarar gördüğü benimsenerek, davalı...şirketler bakımından davanın kabulüne karar verilmesi, diğer davalı...yönünden de davanın husumet nedeniyle reddine hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Hal böyle olunca; yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun onama kararına iştirak edemiyorum.


    ...






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi