13. Hukuk Dairesi 2015/10845 E. , 2016/23409 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Şirketleri ile davalı Kurum arasında 07.01.2009 tarihli Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında sağlık hizmeti sunumu devam etmekte iken davalı kurum hekimleri tarafından yapılan fatura incelemesinde şirketlerine ait tıp merkezi göz polikliniğinde muayene olan hastaların katarak, glakom gibi tanılarını takip eden ameliyat, lazer, gonyoplasti gibi işlemler için dava dışı Atagöz Hastalıkları Dal Merkezine başvurdukları ve burada paket işlemlere ait kontrol muayenelerinin de tekrar Şirketlerine ait tıp merkezinde yapıldığı gerekçeleri ile incelemelerin başlatıldığını, yapılan bu incelemeler neticesinde sözleşmenin 3.1.14 maddelerine aykırı davrandığı gerekçesiyle 5.1.10 maddesi uyarınca 10.000,00.-TL ve 11 aylık dönem için olmak üzere 110.000,00 TL cezai şart işlemi uygulandığının bildirdiğini, ancak söz konusu cezai işlemin hukuka aykırı olduğunu, hasta yönlendirmesinin söz konusu olmadığını ileri sürerek cezai şart uygulamasının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının sözleşme hükümlerine aykırı davranması nedeniyle hakkında uygulanan cezai işlemin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalı tarafından uygulanan cezai şartın 19.224,00 TL"lik kısmı üzerinde olan bölümünün iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. Somut olayda kararın gerekçe kısmında “Mahkememizce yapılan araştırma neticesinde bu şekilde yönlendirilen hastaların ..., ..... ve ... olduğu belirlenmiştir. Bu hastaların davacı tıp merkezine muayene yapılmak üzere giriş yaptığı ve akabinde tıp merkezinde herhangi bir operasyon yapılamayacağından dava dışı ... Göz Hastalıkları Dal Merkezine yönlendirildikleri dinlenilen tanık anlatımları ve celp edilen belgelerle sabittir. O halde davacı tıp merkezi bu hastalar yönünden davalı kurum ile imzaladığı sözleşmenin 3.1.14.maddesine aykırı davranmıştır.” denilmek suretiyle davalının, cezai işleminin gerekçesi olarak ileri sürdüğü hasta yönlendirme iddiasının Mahkemece kabul edilmesine rağmen hüküm kısmında, sözleşmenin 11.1.10 maddesi gereği, SUT"ta belirtilen kurallar uyarınca kuruma fatura edilmemesi gereken bir işlemin fatura edilmesi hükmüne aykırılık nedeniyle bilirkişi tarafından hesaplanan tutar üzerinden kısmen kabul kararı verilmiş olması nedeniyle, kararın gerekçe kısmı ile hüküm kısmı arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu gibi, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İBK.nada aykırıdır. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın bozulmasına, (2) numaralı bent uyarınca davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.