2. Hukuk Dairesi 2015/26101 E. , 2017/6674 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, nafakaların miktarı, manevi tazminat, ziynet alacağı davasının kısmen reddi yönünden, davalı erkek tarafından ise, boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar, ortak çocuk ..."in velayeti, ziynet alacağı davasının kabul edilen bölümü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı kadının dava dilekçesinde boşanma talebi ile birlikte manevi tazminat talebi de bulunduğu halde manevi tazminat talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; TMK m. 339/1. 343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklan Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür.Mahkemece idrak çağında bulunan 2007 doğumlu Yaren"in velayeti konusunda mahkemece bizzat dinlenerek, görüşü alınması, gerekirse çocuğun üstün yararı ve anne ve babanın yaşam koşullan hususunda 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5, maddesi uyarınca, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan heyete inceleme yaptırılarak yeniden uzman raporu alınması, ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
4-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin (2.) fıkrasında; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça gösterilmesi gerektiği, aynı Kanunun 298. maddesinin (2.) fıkrasında ise; gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun olarak düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakların infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden hüküm altına alman ziynet eşyalarının değerlerinin ayrı ayrı belirtilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.,3.,4., bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, ziynet alacağı davasının esasına ve iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.06.2017 (Prş.)