21. Hukuk Dairesi 2016/11748 E. , 2017/6255 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, kesilen aylığının tekrar bağlanması gerektiğinin tespitine, aylıkların kesinti yapılan tarihlerden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilen davacının, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve aylıkların kesildiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Davacı ...’nın eşi ...’tan 08/12/2009 tarihinde boşandığı, 19/10/2010 tarihinden itibaren babasından dolayı yetim aylığı bağlandığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 03/07/2014 tarih ve 103 sayılı rapora göre davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca 01/06/2010-18/10/2014 tarihleri arasında ödenen 35.560,06 TL aylık tutarı ve işlemiş faizinin borç çıkarıldığı, Mahkemece birlikte yaşama olgusunun irdelendiği ancak ispat için toplanan delillerin yeterli olmadığı,
Denetmen raporundan; ... İlçe Jandarma Komutanlığı ile yazışma yapıldığı, gelen yazı cevabında; davacı ve eşinin ... ilinde beraber ikamet ettikleri, ancak ...’daki açık adreslerine ulaşılamadığı, Dedeyazı köyüne yazları 3 aylığına bağ bahçe işi için beraber geldikleri ve köyde de aynı adreste kaldıklarının tespit edildiğinin, bildirildiği, davacının mernis adresi olan “... Mah. ... Cad. Eylül ... ” adresinde abisiyle görüşüldüğü, kızkardeşinin kendisiyle burada yaşadığını söylediği ancak adreste davacının bulunmadığı, çevre soruşturmasında adreste tanınmadığının tespit edildiği, Denetmen İlçe Jandarma Komutanlığı tutanağı ve davacı ve eşinin mernis adreslerinde bulunamamaları nedeniyle birlikte yaşadıkları değerlendirmesinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Somut olayda; denetmen raporu birlikte yaşama olgusunu ispatlamak için yeterli değildir. Ancak bu hususun aksi de Mahkemece tereddüte yer vermeyecek şekilde ortaya konulamamıştır. İki kızıyla abisinin yanında yaşadığını iddia eden davacının bu durumu, biri hariç tanıklar tarafından teyit edilmemiştir. Ayrıca denetmen raporunda bahsedilen 19/11/2012 tarih 0410-7914 sayılı ... İlçe Jandarma Komutanlığı cevabi yazı içeriği ve davacının eşi ...’un Dedeyazı mahallesinde ikamet etmediğinin tespit edildiği (Oysa bütün tanıklar tarafından köyde ikamet ettiği beyan edilmiş) 01/04/2015 tarihli jandarma tutanağı içeriği irdelenmemiş ve tanık beyanları ile zabıta araştırmaları arasındaki çelişkiler giderilememiştir. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; öncelikle denetmenin tanık olarak dinlenmesi ve rapordaki kanaatine ilişkin bilgi alınması, daha sonra ... İlçe Jandarma Komutanlığından önceki tutanak içeriklerine ilişkin yeni durum tespitleri istenmesi ve tanık beyanlarıyla tutanaklar arasındaki çelişkilerin giderilmesinin sağlanmasıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.