Hukuk Genel Kurulu 2014/722 E. , 2015/2017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.11.2011 tarihli ve 2006/43 E- 2011/451 K sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4 . Hukuk Dairesinin 31.10.2012 gün ve 2012/1933 E. 2012/15798 K sayılı ilamı ile;
(..1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince:
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu olayda, sağ kolunu yitiren davacılardan ..."ın, protez kullanması zorunluluğu saptanmış olup; Adli Tıp Kurumu raporlarına göre, takılacak protezin iki yılda bir değiştirilmesi gerekeceği ve yirmi yaşından sonra ise değiştirilmesine gerek bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, protez kullanımından kaynaklanan zararın davacılardan ..."ın yirmi yaşını dolduracağı tarihe kadar geçecek süre itibariyle hesaplanması ve hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece, adı geçen davacının bakiye yaşam süresi boyunca protez zararı bulunduğunun kabulü ile bu biçimde yapılan hesaplama sonucu çıkan miktarın hüküm altına alınması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ... vekili, olay tarihinde 6 yaşında (1999 doğumlu)olan müvekkilinin oyun oynarken evlerinin 150 metre yakınında bulunan ve yere 1,5 metre sarkmış olan yüksek gerilim hattına çarpması sonucunda elektrik akımına maruz kalarak sağ kolu omuz hizasından kesilecek şekilde yaralandığını, davalının bakım onarım görevini yerine getirmediğinden olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu belirterek davacıya takılacak olan biyonik omuz protezi bedeli olarak şimdilik 74000 YTL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sürecinde talebini 520.000 YTL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; olayın meydana gelmesinde davalının bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece; mağdura takılabilecek en uygun protezin myoelektrik kol protezi olduğuna ilişkin tespiti yapan bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece; mağdura takılabilecek en uygun kolun myoelektrik kol olduğuna dair tespit yapan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, biyonik kol takılmasına ilişkin Adli Tıp raporunun hükme esas alınmadığı, hükme esas alınan rapora göre de protezin iki yılda bir değiştirilmesi gerektiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, mağdura takılabilecek en uygun protezin myoelektrik kol protezi mi biyonik kol protezi mi olduğu, varılacak sonuca göre tazminat miktarının davacının yirmi yaşını dolduracağı tarihe kadar hesaplanmasının gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için yargılama sürecinde mağdura takılabilecek protez kola ilişkin raporların irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Davacı -mağdurun İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulun"dan alınan 8 Nisan 2007 ve 10 Ekim 2007 tarihli raporlarında sağlıklı, kalıcı kola en yakın takma kolun biyonik kol olabileceği, kişinin yaşının küçük olmasından ötürü sık sık değiştirmek gerekeceğinden yaşamında fazla bir değişiklik arzetmeyeceği, biyonik kolun takılmasının mümkün olduğu, biyonik kolun küçüğün biyonik kola adaptasyonu açısından en erken yaşta takılabileceği, ancak boy uzamasından dolayı sık sık değiştirilmek zorunda kalacağı, boy uzamasının ergenliğin son evrelerinde yavaşlamakta olduğu ve erkeklerde 18-20 yaş ve sonrası takılması halinde biyonik kolun sık sık değiştirilmesine mahal bırakmayacağı, bu durumun da kişinin hayatında biyonik kola adaptasyonu ölçüsünde kolaylık sağlayabileceği mütalaa olunmuştur.
Bu raporlara itiraz edilmesi üzerine Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümündenalınan 06.08.2008 tarihli raporda, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi 14.11.2008 tarihli raporunda ve ithalatçı firma görüşünde özetle mağdurun yaşı nedeniyle biyonik kol protezinin takılmasının mümkün olmadığını, en uygun kol protezinin myoelektrik kol protezi olduğunu bildirmişlerdir.
Son olarak Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulundan üç öğretim görevlisi bilirkişiden alınan 25.02.2010 tarihli raporda da davacı ..."ın yaşamını insanca sürdürebilmesi ve günlük yaşantısında evde, okulda, işte bağımsızlık kazanabilmesi için protezin gerekli olduğu ve en uygun protezin ""myoelektrik"" protez olduğu belirlenmiş, mağdur ..."ın kullanacağı protezin ortalama değişim süresi, gelişim evresi ve gelişme evresinden sonraki dönem için iki yıl olarak belirlenmiş, protez maliyetinin ise rapor tarihi itibariyle 9375 Euro + kdv olduğu belirtilmiştir.
Kaldı ki, daha sonraki tarihlerde alınan ve birbirleriyle uyumlu olan bilirkişi raporlarında, Adli Tıp raporlarında belirtilen biyonik kol protezinin yaşının küçük olması nedeniyle mağdur için uygun bir protez olmadığı, uygun protezin myoelektrik kol protezi olduğu ve bunun da iki yılda bir değiştirilmesinin gerektiği dosya içeriğinden açıkça anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mağdura takılabilecek en uygun protezin myoelektrik kol protezi olduğuna ilişkin tespiti yapan bilirkişi raporuna değer verilerek tazminat miktarının bu protezin iki yılda bir değiştirilmesi gerektiği gözetilerek belirlenmesine ilişkin mahkeme kararı isabetlidir.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı gerekçelerle Özel Daire bozma kararına karşı, önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya uygundur.
Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan
nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı ( 23.618,17 TL ) harcın temyiz edenden alınmasına,
30.09.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.