5. Hukuk Dairesi 2019/2224 E. , 2020/4044 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:... Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 2942 sayılı Yasanın 22. maddesine göre, idarenin davacıya geri alım hakkını kullandırmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasının reddine dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, duruşma için belirlenen 05/03/2020 günü taraf vekillerinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak, sözlü açıklamaları da dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
K A R A R -
Dava, 2942 sayılı Yasanın 22. maddesine göre, idarenin davacıya geri alım hakkını kullandırmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu 141 parsel sayılı taşınmazın ... Köyü"nün nakledilmesi amacıyla 20.02.1974 tarihinde bedeli karşılığında Turizm ve Tanıtma Bakanlığınca kamulaştırıldığı, 19.04.1974 tarihinde kamulaştırma sebebi ile Maliye hazinesi adına tescil edildiği, kamulaştırmadan sonra ... Belediyesinin kurulduğu ve bölgede imar uygulaması yapıldığı, 19.040,00 m2 miktarındaki 141 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu 642 ada 1, 643 ada 1 ve 645 ada 1 parsellere tahsis edildiği, bu parsellerin yeniden imar uygulamasına tabi tutulduğu ve sonrasında dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu bir grup taşınmazın bölgenin turizm açısından gelişmesi ile 2004 yılında Hazine tarafından dava dışı 3. şahıs ve firmalara satıldıkları anlaşılmıştır.4650 sayılı Yasa ile Değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun “Vazgeçme, İade ve Devir” kenar başlığını taşıyan ve 13.09. 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasa ile değiştirilen 22. maddesinde “Kamulaştırmanın kesinleşmesinden sonra, taşınmaz malların kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde, keyfiyet idarece mal sahibi veya mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre duyurulur. Bu duyurma üzerine mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte üç ay içinde ödeyerek taşınmaz malı geri alabilir. İade işleminin kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde gerçekleşmesi halinde kamulaştırma bedelinin faizi alınmaz. Bu madde hükümlerine göre taşınmaz malı geri almayı kabul etmeyen mal sahibi veya mirasçılarının 23. maddeye göre geri alma hakları da düşer. Bu madde hükümleri, kamulaştırmanın kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl geçmiş olması halinde uygulanmaz.” hükmü yer almakta olup, söz konusu maddede kamulaştırılan taşınmaza ihtiyacı kalmayan idarenin, kamulaştırmadan sonraki davranışları düzenlenmiştir.Her ne kadar mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 11.06.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 14.05.2015 tarih 2014/177E. 2015/49K. sayılı kararı ile 6552 sayılı Yasanın 101. maddesi ile 2942 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. maddesinde yer alan "22. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri ile" ifadesinin iptal edildiği, böylece 11.09.2014 tarihinden önce açılan ve halen kesinleşmeyen davada Kamulaştırma Kanununun 22/3 maddesi ile getirilen 5 yıllık süre şartının uygulanma imkanı kalmamıştır.
Bu nedenle; Dairemizin 13.11.2017 tarih ve 2017/5286-24463 E/K sayılı karar düzeltme talebinin reddi kararının maddi hataya dayandığı ve maddi hataya dayalı bozma kararının taraflar bakımından usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetildiğinde;
Somut olaydaki uyuşmazlık, kamulaştırılan taşınmazın, kamu hizmetlerine tahsis edilme lüzumunun ortadan kalkması üzerine üçüncü şahıslara satılması nedeniyle davacının uğradığı zararın tazminine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davalı idare, kamulaştırılan taşınmaz yönünden kamu yararı kararında belirtilen amacı gerçekleştirmediği gibi taşınmazı başka bir kamu yararı amacı doğrultusunda da kullanmayarak taşınmazın imar durumunda değişiklik yaparak taşınmazda artı bir değer oluşturmuş ise, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 22. maddesi uyarınca taşınmazın kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde keyfiyetin idarece mal sahibine veya mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre duyurulmasına ilişkin yükümlülüğü yerine getirmeden taşınmazı özel kişilere devrederek davacıların mülkiyet hakkına kamulaştırmanın dayandığı kamu yararı amacı bulunmadan müdahale edilerek Anayasanın 35. maddesindeki güvencelere aykırı olarak mülkiyet hakkını ihlal etmiştir.Bu itibarla; dava konusu 141 parsel sayılı taşınmazın kamuya özgülenen bölümlerinin yüzölçümleri düşüldükten sonra geriye kalan ve Hazine tarafından 3. kişilere satılan yerlerin, davacı tarafın taşınmazın 3. kişiye satışını öğrendiği tarih ile kamulaştırma nedeniyle davacılara ödenen bedelin ödeme günü ile ilgili taraflardan delilleri sorularak tespit edildikten sonra; dava konusu taşınmazın üçüncü kişiye satış tarihi ile dava tarihi arasında geçen zaman dikkate alındığında Türk Borçlar Kanunu"nun 52. maddesi uyarınca davacı zararın artmasına sebep olmuş ise bundan sorumlu tutulması gerektiği gözetilerek, kamulaştırma nedeniyle davacılara ödenen bedelin tespit edilecek ödeme gününden; taşınmazın 3.kişilere 30.05.2004 tarihinde devri sonucu alınan bedelin de bu tarihten itibaren başlamak üzere Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu ile davacının 3 kişiye yapılan satışı öğrenme tarihi esas alınmak suretiyle güncellenmesi için uzman bilirkişi kurulundan denetime elverişli rapor alınarak bu iki bedel arasında davacı taraf aleyhine bir durum meydana gelmiş ise bu bedele hükmetmek, mal sahibi aleyhine bir fark oluşmadığı takdirde de davanın reddine karar vermek gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, temyiz eden davacılar yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.540,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 05/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.