22. Hukuk Dairesi 2020/282 E. , 2020/1385 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı asil, davalı şirkete ait gemide 04.07.2005-20.05.2010 tarihleri arasında usta gemici sıfatıyla iş akdinin haksız olarak feshine kadar kesintisiz olarak çalıştığını, kanunen ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının gerekçe gösterilmeden ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkete ait Türk bayraklı ... adlı yolcu gemisinde usta gemici sıfatıyla 04.07.2005 - 20.05.2010 tarihleri arasında çalıştığını, geminin yabancı şirkete satılması ile Türk bayrağından ayrılması sonucu iş akdinin kendiliğinden bozulduğunu, Deniz Kanunu"nun 14/IV maddesi gereği işverenin ihbar tazminatı ödemek zorunda olmadığını, müvekkili şirketten davacının hiç bir hak ve alacağının kalmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozma sonrasında yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıda bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve fazla çalışma ücretlerinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece tesis edilen karar dairemizce fazla çalışma alacağı yönünden ; "Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışma ücretinin son ücrete göre hesaplanması doğru olmayıp, ait olduğu dönem ücretiyle hesaplanması gerekir. Yargıtay kararları da bu yöndedir. Bu durumda fazla çalışma ücretlerinin hesabı için işçinin son ücretinin bilinmesi yeterli olmaz. İstek konusu dönemler açısından da ücret miktarlarının tespit edilmesi gerekir. İşçinin geçmiş dönemlere ait ücretinin belirlenememesi halinde, bilinen ücretin asgari ücrete oranı yapılarak buna göre tespiti gerekir. Ancak işçinin işyerinde çalıştığı süre içinde terfi ederek çeşitli unvanlar alması veya son dönemlerde toplu iş sözleşmesinden yararlanılması gibi durumlarda, meslek kuruluşundan bilinmeyen dönemler için ücret araştırması yapılmalı ve dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirmeye tabi tutularak bir karar verilmelidir.
Deniz İş Kanunu"nda fazla çalışmalar için günlük veya yıllık bir sınır da öngörülmemiştir. Oysa 4857 sayılı İş Kanunu kapsamındaki işçiler için fazla çalışmanın sınırı yılda ikiyüzyetmiş saat olarak belirlenmiştir. Bu sebeple 4857 sayılı İş Kanunu"ndaki ikiyüzyetmiş saat sınırlamasının Deniz İş Kanunu kapsamında çalışanlar için uygulanması, ikisi de özel kanun olduğundan mümkün değildir. Bu konuda sınır olarak Türkiye tarafından onaylanan uluslararası kaynak olan 180 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi ile 1999/63/EC sayılı Avrupa Birliği Direktifi dikkate alınabilir. 180 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi ile 1999/63/EC sayılı Avrupa Birliği Direktifin 5. maddelerinde işçinin sağlığının ve güvenliğinin korunması amacıyla çalışma sürelerinde sınırlamaya gidilmiş ve asgari dinlenme süreleri belirlenmiştir. Buna göre “azami çalışma süresi yirmidört saatlik sürede ondört saati, yedi günlük sürede yetmişiki saati geçemez. Dinlenme süresi ise yirmidört saatte on saatten, yedi günlük sürede yetmişyedi saatten az olamaz. Dinlenme saatlerinin altı saatten az olmamak koşuluyla ikiye bölünerek uygulanması mümkün olup iki dinlenme süresi arasında geçecek zamanın da ondört saatten fazla olmaması gerekir”. Çalışma süresi gemi adamının çalıştığı veya vardiya tuttuğu süre olup, günlük sekiz saati haftalık kırksekiz saati aşan çalışmalar fazla çalışmadır. Öte yandan haftalık esasa göre fazla çalışma hesaplanabilmesi için yedi günlük bir çalışmanın varlığı şarttır. Bu noktada Uluslararası Çalışma Örgütünün 180 sayılı sözleşmesi ve 99/63 sayılı AB yönergesi gereğince gemi adamları bakımından asgari dinleme süreleri uygulandığında günlük en fazla ondört saat ve haftalık en fazla yetmişiki saat çalışma yapılabileceği göz ardı edilmemelidir.
Fazla çalışma yönünden yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde, tanıkların beyanlarında geçen vardiya sistemine ilişkin olarak ikili-üçlü vardiya araştırmasının tanıklar dinlenilmek suretiyle yapılarak, 180 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi ile 1999/63/EC sayılı Avrupa Birliği Direktifine göre dönemsel ücretler de dikkate alınarak fazla çalışma hesaplaması yapılması gerekir." gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak bilirkişiden ek rapor alınmış ve hüküm kurulmuştur. Bilirkişi tarafından ise, davacının fazla çalışma alacağı dönemsel ücret dikkate alınarak, 04.07.2005-20.05.2010 tarihleri arası için haftalık 15 saatten ancak saat ücretinin 1,5 katı üzerinden hesaplama yapılmıştır. Deniz İş Kanunu madde 28;”Bu kanuna göre tespit edilmiş bulunan iş sürelerinin aşılması suretiyle yapılan çalışmalar, fazla saatlerde çalışma sayılır. Yapılacak fazla çalışmanın her saatine ödenecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarı % 25 oranında artırılmak suretiyle bulunacak miktardan az olamaz. “ düzenlemesine haizdir. Deniz İş kanununa göre davacının saat ücretinin % 25 fazlası dikkate alınarak fazla çalışma alacağının belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca bozma öncesindeki raporda geminin 6 ay seferde olması nedeni ile 6 aylık fazla çalışma alacağı hesabı yapılmış olup, davacı tarafından karar temyiz edilmediğinden bu durumun da kesinleştiğinin dikkate alınmaması hatalı olmuştur. Mahkemece davacının geminin seferde olduğu yılın 6 aylık döneminde fazla çalışma yaptığı kabul edilerek, saat ücretinin % 25 fazlası ile fazla çalışma alacağı belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Anılan yönler gözetilemeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03/02/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.