20. Hukuk Dairesi 2017/2141 E. , 2018/5572 K.
"İçtihat Metni".........
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu ana taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümün maliki, davalıların 3 numaralı bağımsız bölümün maliki ve davalı şirketin 3 nolu bağımsız bölümde kiracı olduğunu, davalılara ait davalı şirketçe kullanılan işyerinin apartmanın ortak alanı sayılan ön bahçesine masa, sandalye, şemsiye koyduğunu, ayrıca aynı bağımsız bölümde havalandırma bacası ve aspiratör kullanıldığını, bunun mantolamaya zarar verdiğini, bu aletlerden çıkan ses ve kokunun müvekkilini rahatsız ettiğini, işyerinde bulunan merdivenlerin projeye aykırı olarak yerinin değiştirildiğini, apartmanın dışına klima takıldığını ve bu hususun apartmanın dış cephesine zarar verdiğini, mimari projeye aykırı olarak havalandırma deliklerinin açıldığını; davalılardan ..."a ait dairede ise kapı ve pencerelerin diğer dairelerden farklı renkte olduğunu ve apartmanın estetik yapısını bozduğunu, klima dış ünitesinin dış cepheye monte ettirildiğini ve apartmanın dış cephesine zarar verdiğini beyan ederek; kat mülkiyeti hukuku ilkelerine aykırılıkların hakimin müdahalesi yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, işyerinin ön bahçesine alüminyum küpeşte kullanılarak camdan yapılmış korkulukların kaldırılması suretiyle eski haline iadesine, ön bahçe içinde işyerine ait ve zemin bahçeye yapılan ahşap malzemelerin kaldırılması suretiyle eski haline iadesine, işyerine yapılan havalandırma bacası ile aspiratörün kaldırılması suretiyle eski haline iadesine, apartmanın dış cephesine takılan klima dış ünitelerinin kaldırılması suretiyle eski haline iadesine, yapılacak işlemler için davalılara 1 haftalık süre verilmesine, diğer talepler yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre dava; projeye aykırı olarak ortak alanlara yapılan müdahalenin önlenmesi ve eski hale getirilme istemine ilişkindir.
1- Mahkemece yüze karşı verilen 09.09.2015 tarihli kısa kararda;
"Davanın kabulü" yönünde hüküm kurulmuş olmasına rağmen; gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, "davanın kabulü" ile, "iş yerinin ön bahçesine alüminyum küpeşte kullanılarak camdan yapılmış korkulukların kaldırılması suretiyle eski haline iadesine, ön bahçe içinde işyerine ait ve zemin bahçeye yapılan ahşap malzemelerin kaldırılması suretiyle eski haline iadesine, işyerine yapılan havalandırma bacası ile aspiratörün kaldırılması suretiyle eski haline iadesine, apartmanın dış cephesine takılan klima dış ünitelerinin kaldırılması suretiyle eski haline iadesine, yapılacak işlemler için davalılara 1 haftalık süre verilmesine", "diğer talepler yönünden davanın reddine" şeklinde hüküm kurulması, "kısmen kabul ve kısmen red" sonucuna yol açması nedeniyle, "kısa karar" ile "gerekçeli karar" arasında çelişki yaratmıştır.
........
2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsemiştir. Bunun anlamı; yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 298/2. maddesi gereğince, sonradan yazılacak gerekçeli kararın da bu kısa karara uygun olması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına da güven sarsılmış olacaktır. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih, 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma nedeni olacağı içtihat edilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş; bozmadan sonra kısa karar ile bağlı olmaksızın çelişkiyi gidermek kaydıyla vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibarettir.
3- Diğer taraftan; 6100 sayılı Hukuk Mahakemeleri Kanununun 297/2. maddesi; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü amir olup, buna göre hüküm fıkrasının tarafların taleplerini karşılayacak, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, açık ve maddeler halinde oluşturulması gerekir. Dava dilekçesinde davacının, iki ayrı bağımsız bölüme ve ortak alanlara ilişkin çok sayıda talebi olduğu halde, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında her bir bağımsız bölüm ve ortak alanlar yönünden "red" ya da "kabul" yönünde hüküm kurulmaması ve her bir bağımsız bölümde ve ortak alanlarda ne şekilde imalatlar yapıldığının, bu imalatların projeye aykırılık olup olmadıklarının, projeye aykırı olmaları halinde bu aykırılıkların nasıl, ne şekilde giderilebileceğinin hüküm fıkrasında tespit edilmemesi, hüküm fıkrasının açık, şeffaf, uygulanabilir ve gerekçe ile uyumlu olma, talepleri tek tek karşılama ilkesine aykırı olması nedeniyle bozma sebebidir.
4- Dava dosyasının incelenmesi neticesinde; davanın 05/07/2013 tarihinde açıldığı, dava açıldıktan sonra 28.12.2014 tarihinde 3 nolu bağımsız bölümün............. satıldığı, mahkemece 8 nolu celse tutanağında ve gerekçeli karar metninde yeni malik Murat .......... daha önce dahili davalı edildiği yazılmış olsa da, kendisine yapılmış bir tebligatın bulunmadığı ve adı geçenin gerekçeli karar başlığında taraf olarak gösterilmediği, kendisine gerekçeli kararın da tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Davanın niteliği gereği yargılamanın sonunda verilecek karar, dava konusu bağımsız bölümün tapuya kayıtlı halihazırdaki malikinin hukukunu da yakından ilgilendirdiğinden, usul ekonomisi ilkesi gözetilerek hükmün infazının sağlanabilmesi açısından, dava konusu bağımsız bölümlere ilişkin son tapu kayıtları celbedilip, bağımsız bölümün malikinin/maliklerinin davaya dahil edilmesi ve sonrasında tarafların tamamının iddia ve delilleri doğrultusunda, bağımsız bölüm üzerinde malik olan kişi/kişilere yönelik de hüküm kurulması gerekirken, izah edildiği şekilde eksik ve yetersiz inceleme ile yukarıda anılan kanuni gereklilikler dikkate alınmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine
13/09/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.