14. Hukuk Dairesi 2015/15741 E. , 2018/4168 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.12.2013-09.06.2014 gününde verilen dilekçeler ile ... iptali ve tescil veya alacak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen 25.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve birleşen dosya davacısı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl ve birleşen dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, 105 ada 75 parsel üzerinde bulunan dükkanların tapusunun iptali ile müvekkilleri adına tesciline veya ödenen dükkan bedelinin ve ticari kaybının karşılanması için menfi ve müspet zararların tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar ve birleşen dosya davacısı temyiz etmiştir.
Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı ... iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez.
Yukarıda değinilen ilkelere göre somut olayda, sözleşmede vaad edilen taşınmazların kaba inşaatının teslim edildiği anlaşıldığından, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi doğru değildir. Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.