Esas No: 2021/3057
Karar No: 2022/1785
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/3057 Esas 2022/1785 Karar Sayılı İlamı
9. Ceza Dairesi 2021/3057 E. , 2022/1785 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyet
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurun aşamalardaki çelişkili beyanları, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, mağdurun başka delille desteklenmeyen soyut iddiaları dışında sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafisi ile katılan mağdur vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.03.2022 tarihinde üye ...’ın karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Daire çoğunluğunca sanık hakkında mağdureye yönelik çocuğun cinsel istismarı eylemleri nedeniyle kurulan mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiş ise de;
Mağdur ...'in aşamalardaki tutarlı ve samimi beyanlarına göre intikal tarihinden 5 yıl kadar önce, ... Mahallesinde otobüs durağında beklerken sanığın mağdura gezme teklifinde bulundu. Mağdurun kabul etmesi üzerine ... Köyündeki sanığa ait barakaya gittikleri, burada motosikleti park ederken mağdurun öne geçtiği, sanığın da yardım etmek bahanesi ile arkasına geçtiği, bu şekilde direksiyondan tutarak önde olan mağdura doğru sürtünerek zevk alır şekilde ileri geri hareket ettiği, motosikleti park ettikten sonra sanığın mağdura araba sürmeyi öğretmek bahanesi ile kucağına oturup direksiyondan tutmasını söylediği, bunun üzerine mağdurun sanığın kucağına oturarak direksiyonu tuttuğu, bu şekilde boş tarlada 15-20 dakika araba kullandıkları, bu süre içerisinde sanığın mağdura sürekli temas edip tatmin olmaya çalıştığı, mağdurun bu davranışlardan rahatsız olması üzerine Havsa'ya gitmek istediğini söylediği, yolda gelirken de bir sefer vites değiştirirken sanığın mağdurun bacağını okşadığı, mağdurun sanığın elini ittiği, ayrılırken sanığın mağdura "bunlar aramızda kalsın, kimseye birşey söyleme, ihtiyacın olursa karşılarım" dediği anlaşılmaktadır.
Daire çoğunluğunca mağdurun aşamalardaki ifadelerinin çelişkili olduğu belirtilmiş ise de, mağdurun ifadeleri ana hatlarıyla ve sanığa isnat edilen eylemlerin ayrıntıları itibariyle tutarlı olup mağdur sadece olay tarihi konusunda çelişkiye düşmüştür. Soruşturmadaki beyanında olayın intikalden bir yıl önce gerçekleştiğini belirtmiş, duruşmada ise intikalden 5-6 yıl önce gerçekleştiğini ifade etmiş, çelişki sorulduğunda; "Ben savcılıkta ifade verirken bana olayın ne zaman olduğu sorulunca ani soru karşısında süreyi de tam kafamda canlandırmadığım için bir yıl önce olduğunu söyledim ancak bu olay olalı 5-6 yıl oldu, olayın oluş tarihi konusunda mahkemedeki beyanım doğrudur, bunun dışındaki olayın oluş şekline ilişkin anlatımlarımı ise hem savcılık hem mahkemedeki gibi aynı şekilde anlattım" diyerek çelişkiyi gidermiştir. Dolayısıyla mağdurun sebebini mantıklı şekilde açıkladığı bu kısmi çelişki dışında tutarlı olan beyanına sırf bu sebeple itibar etmemek mümkün değildir.
Olay tarihinde 10 yaş civarında olan mağdurun eylemin ahlaki redaetinden dolayı utanması ve korkması sebebiyle kimseye anlatmadığı, olay sebebiyle duyduğu öfke ve üzüntüden dolayı psikolojisinin etkilendiği, bu sebeple tedavi gördüğü anlaşılmaktadır. Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun 29.08.2014 tarihli raporunda, mağdurda olaydan kaynaklanmış hafif anksiyete ve depresif belirtiler tespit edildiği, tespit edilen bu psikiyatrik tablonun ruh sağlığını etkilediği ancak ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığı, beyanlarına itibar edilmesine engel tıbbi bir neden bulunmadığı belirtilmiştir.
Sanık ile mağdur arasında iftira atmaya sebebiyet verebilecek bir husumet iddiası da bulunmamaktadır.
Anlatılan hususlar hep birlikte nazara alındığında, aynı suçtan kesinleşmiş mahkumiyeti de olan sanığın mağdura cinsel istismarda bulunduğunun sabit olduğu, sanığın mahkumiyetine dair hükmün onanması gerektiği kanaatinde olduğumdan bozma yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.