MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 14/11/2014 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09/09/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kurum zararının ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, dava dışı vergi mükellefi ...."in 2001 yılına ilişkin 484,72 TL tutarındaki gelir ve damga vergisinin 31/12/2007 tarihine kadar tahakkuk ve tahsilat yapılmayarak zamanaşımına uğratıldığını, davalının mal müdürü olup defterdarlık uzmanı raporuna göre zamanaşımına uğrayan vergi aslı, gecikme zammı ve zamanaşımı tarihinden sonrasına ilişkin yasal faizi toplamının gelir servisi memuru ve davalı mal müdüründen tahsil edilmesi gerektiğini toplamda 2.438,85 TL olan kurum zararının eşit oranda tahsili için kişilerin adlarına ödeme emri çıkartıldığını belirterek davalının kendisine düşen bölümü ödememesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesini istemiştir.
Davalı, .... Mal Müdürlüğündeki görevine 2007 yılı eylül ayında başladığını, 2001 vergilendirme dönemine ilişkin vergi alacağının 2002 yılı mart ayı sonuna kadar ödenmesi gerektiğini, göreve başladığı tarih itibariyle söz konusu ödenmeyen vergi alacağından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, 2002 yılından itibaren bu alacak hakkında hiçbir işlem yapmayan sorumlular hakkında işlem yapılmamasının uygun olmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK nın 49. maddesine göre (818 sayılı BK nın 41. maddesi) “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür...” Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir.
Somut olaya gelince; davalı 2007 yılı eylül ayında ... mal müdürü olarak göreve başlamıştır. Dava konusu vergi alacağı ise 2001 yılı vergi beyannamesine göre en son 2002 yılı mart ayında ödenmesi gereken gelir ve damga vergisi alacağıdır. Davacı idare otomasyon sistemine geçerken söz konusu alacağın zamanaşımı süresini 2008 olarak sisteme kayıt etmiştir. Gerçekte alacağın zamanaşımı süresi 31/12/2007 yılı olup bu durum alacak zamanaşımına uğradıktan sonra tespit olunmuştur. Davalı mal müdürü olarak gelir servisi
çalışanlarının işlemlerinin denetim ve kontrolünü yapmakla görevli olmasına karşın dava konusu edilen alacağın doğduğu ve ödenmesi gereken 2001-2002 yıllarında bu işlemleri kontrolle yükümlü .... mal müdürü değildir. Davacı 2007 yılı eylül ayında göreve başladığında sistemde kayıtlı alacak hakkında gereken işlemleri yapmış olup dava konusu alacağın zamanaşımına uğramasında görevini ihmal veya kötüye kullanma biçiminde herhangi bir haksız fiili bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davacının uğradığı zarardan davalının sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.