Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2009/19025 Esas 2010/281 Karar Sayılı İlamı

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Müşteki borçlunun ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinden tebliğ tarihinin düzeltilmesine yönelik istemi şikayet niteliğindedir. İİK’nun 18/son madde hükmüne göre, icra mahkemesi aksine hüküm bulunmayan hallerde şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek bulunup, bulunmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir.
Mahkemece yukarıda belirtilen İİK’nun 18. madde hükmü doğrultusunda taraflar gelmeseler bile tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayetin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken önce müracaata bırakılıp, bilahare de HUMK’nun 409. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de, mahkemece son olarak müracaata bırakma tarihi 22/03/2007 olduğundan HUMK’nun 409/5 maddesine göre üç aylık sürenin dolduğundan bahisle sonuca gidilmesi de doğru değildir.
SONUÇ  : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 12/01/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.