20. Hukuk Dairesi 2016/9069 E. , 2018/5537 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVALILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ...... Yönetimi ve davalılardan ..., ..., ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ...... Yönetimi, 15.09.2008 tarihli dilekçe ile açtığı davada; 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda, Hatipler ......ünde 101 ada 1, 103 ada 1, 106 ada 1 ve 107 ada 1 sayılı parsellerin ...... niteliği ile sınırlandırılıp, ...... adına tespit tutanağı düzenlenerek kısmi ilana çıkartıldığını, bu ...... parsellerine bitişik olan taşınmazlar, ...... sayılan yerlerden olduğu halde, ...... alanı dışında bırakıldığını ileri sürerek bu alanın ...... sınırları içine alınarak ...... niteliği ile ...... adına tapuya tescilini istemiş, davaya konu olan yerler hakkında 107/9, 107/20, 107/41, 107/43, 107/49, 122/2, 122/4, 122/5, 122/6, 124/1, 125/5, 130/3, 130/4, 130/5, 131/1, 131/3, 131/4, 131/6, 131/7, 132/1, 133/1, 134/1, 134/2, 134/3, 134/4, 134/5, 135/1, 135/2, 135/3, 136/1, 136/2, 136/3, 136/4, 136/5, 136/6, 137/1, 138/1, 138/2, 138/3, 138/4, 138/5, 139/1, 141/1, 141/2, 141/3, 141/4, 141/5, 141/8, 141/9, 141/10, 142/1, 142/2, 144/1, 145/1, 145/2, 145/3, 145/4, 145/5, 145/6, 145/7, 145/8, 145/9, 145/10, 145/11, 145/12, 145/13, 145/14, 145/15, 145/16, 145/17, 145/18, 145/19, 145/20, 145/21,145/22, 145/23, 145/24, 145/25, 145/26, 145/27, 145/28, 145/29, 145/30, 145/31, 145/32, 145/33, 145/34, 145/35, 145/36, 145/37, 145/38, 145/39, 145/40, 145/41, 146/1, 146/2, 146/6, 146/7, 147/34, 147/35, 147/36, 147/37, 148/32, 149/1, 149/2, 149/3, 149/4, 149/5, 149/6 , 149/7, 149/18, 149/19, 149/20, 149/21, 149/22, 149/23, 149/24, 149/26, 149/28, 149/30,150/1, 150/2, 150/3, 150/5, 150/7, 151/31, 151/32, 151/34, 151/35, 151/36, 151/37, 151/38, 188/1, 188/2, 188/3, 188/4, 188/5, 188/6, 188/7 ve 188 ada 8 parsel numaraları ile düzenlenen kadastro tespit tutanakları, kadastro mahkemesinde ...... kadastrosuna itiraz davasına konu olduğu nedeniyle mahkemeye gönderilmiş, mahkemece husumet nedeniyle davanın reddine, taşınmazların tespit gibi zilyetleri adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm ...... Yönetimi ve ...... tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02.11.2010 tarih, 2010/9663- 13450 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ""Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4/3. maddesi uyarınca yapılan ...... kadastrosunda 6831 ve 3402 sayılı Kanun hükümleri iç içe ve birlikte uygulandığından ...... sınırları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince henüz olumlu tesbit tutanağı ve haritası düzenlenmemiş olmakla birlikte ...... olmadığı konusunda "olumsuz tutanak ve harita düzenlendiği" kabul edilip, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevi (yetkisi) başlayacağı Çevre ve ...... Bakanlığının ya da ...... Genel Müdürlüğünün otuz günlük kısmi ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceği, açılacak bu davada yapılan kadastro işlemin özelliği ve açılacak davanın niteliği nedeniyle bu davada husumet ...... veya taşınmazın içinde bulunduğu ...... tüzel kişiliği ya da davaya konu taşınmaza zilyet olanlara yöneltilebileceği, kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel yada tüzel kişilerin gerçek hak sahibi olmadığı gerekçesiyle dava husumet yönünden ret edilmeyip, kadastro mahkemesinin, dava dilekçesinde nitelikleri bildirilen taşınmazın tesbit tutanağının, malik hanesinin açık bırakılmak suretiyle düzenlenip, Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre mahkemeye göndermesini kadastro müdürlüğünden istemesi gerektiği, tesbit tutanağı düzenlenmeden keşif yapılması halinde, keşif sırasında belirlenecek hak sahiplerinin davaya katılması, bu arada tesbit tutanağının gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, tesbit tutanağında yazılı hak sahiplerini de davaya katıp, husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir. Bu ilkeler gözönünde bulundurularak davanın esasının incelenmesi gerekirken kadastro tespitine itiraz davalarının, taşınmaz zilyetlerine karşı açılabileceği gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır"" şeklinde gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama aşamasında dava konusu taşınmazlar tefrik edilmiş ve ...... ili, ...... ilçesi, ...... ......ündeki dava konusu 131 ada 1 nolu parselin tamamı ile yine 131 ada 3, 4, 6 ve 7 nolu parseller ile 132 ada 1 nolu parsel ve 133 ada 1 nolu parsellerin tespitinin iptali ile ...... vasfıyla ...... adına tapuya kayıt ve tesciline; dava konusu 130 ada 3, 4 ve 5 nolu parsellerin davalılar adına tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ...... Yönetimi ve davalılardan ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre ...... sınırlandırması yapılmış, çekişmeli parsel ...... alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki;
Mahkemece, 25.05.2015 tarihli duruşmada sadece “davanın kısmen kabul kısmen reddine"" karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararda ""...... ili, ...... ilçesi, ...... ......ündeki dava konusu 131 ada 1 nolu parselin tamamı ile yine 131 ada 3, 4, 6 ve 7 nolu parseller ile 132 ada 1 nolu parsel ve 133 ada 1 nolu parsellerin tespitinin iptali ile ...... vasfıyla ...... adına tapuya kayıt ve tesciline; dava konusu 130 ada 3, 4 ve 5 nolu parsellerin davalılar adına tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline"" karar verilmiş olup kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur. Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hâkimin, 6100 sayılı HMK"nın 298. (1086 sayılı HUMK"nın 388.) maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu 6100 sayılı HMK"nın 297/2. (1086 sayılı HUMK"nın 389.) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada 1086 sayılı HUMK"nın 381. maddesinin son fıkrasının 6100 sayılı HMK"nın 294. maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukukî varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargının, hâkimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. 10.04.1992 tarihli 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı ile kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı; bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile karar verebileceği öngörülmüştür. Değinilen ilke ve kanun hükümleri gözardı edilerek kısa kararla çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi yasal şartları davada mevcut olup dava dilekçesi ile davalı gösterilen ...... ve ...... ......ü Tüzel Kişiliğinin davada taraf olmaları gerekirken tefrik kararından sonra taraf sıfatlarının kaldırılmış olması ve karar başlığında gösterilmemiş olmaları hatalı olup hüküm tarihinden sonra 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile ...... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan ...... ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Bu durumda ...... ......ünün tüzel kişiliği kalmadığından 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, ...... Belediyesi ve sınırları içinde yer aldığı ...... Büyükşehir Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde anılan kurum davaya dahil edilmeden, davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmasızın re"sen gözetilmelidir. Bu usul eksikliğinin giderilmesi, ileri doğabilecek telafisi mümkün olmayan hukuki sonuçlar ve usuli kazanılmış haklar bakımından zorunludur. Bu sebeplerle ......, ...... Belediye Başkanlığı ve ...... Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmeli, taraf teşkili sağlanmalı, husumet yaygınlaştırılmalı, açılan davaya karşı diyecekleri sorulmalı kendilerine savunma hakkı verilerek ileri sürecekleri yazılı delilleri toplanmalı bundan sonra işin esası hakkında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Yine, kadastro mahkemesinin düzenli sicil oluşturmakla görevli olduğu gözardı edilerek dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarında malik hanesinin ve taşınmazların niteliklerinin boş olduğu dikkate alınmaksızın tespit gibi tescil kararı verilmesi de hatalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ...... Yönetimi ve davalılardan ..., ..., ... ve ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/09/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.