1. Hukuk Dairesi 2015/15802 E. , 2018/12646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, maliki olduğu 5298 ada 8 parsel sayılı taşınmazını teminat amacıyla faiz ile borç para aldığı davalı ...’a satış yoluyla temlik ettiğini, davalının aralarındaki anlaşmaya aykırı hareket ederek faize faiz işletip yüklü miktarda geri ödeme talep ettiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, verilen kesin süre içerisinde davacının keşfen belirlenen dava değeri üzerinden eksik harcı ikmal etmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; eldeki davanın 30.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı, yargılama sırasında yapılan keşif neticesinde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin 108.548,00 TL olarak saptandığı, mahkemece davacı vekilinin mazeret dilekçesi gönderdiği 15.05.2015 tarihli celsede; ‘’ 1-Davacı vekilinin mazeretinin kabulü ile duruşma gününü......"dan öğrenmesine, 2- Davacı vekiline keşifte belirlenen değer üzerinden harcı tamamlamak üzere 4 hafta süre verilmesine, harcın tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına, masrafın gider avansından karşılanmasına, ‘’ şeklinde ara karar kurularak duruşmanın 24.06.2015 gününe bırakıldığı, davacı vekiline duruşma gününü bildirir ve harcı ikmal etmesi yönünde bir ...... tebliğ edilmediği, 24.06.2015 tarihli celsede ise eksik harç ikmal edilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasanın 27. maddesi (HUMK’nun 73. maddesi) uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nın uygulama alanını, adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde tutulacak kayıtlar ile yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde......"ın kullanılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 52. maddesi gereğince tebligat işlemleri 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu uyarınca çıkarılan yönetmeliklere göre fiziki ya da ...... ortamda yapılacaktır. ...... tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu"nun 7/A maddesindeki düzenleme ve ...... Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dahil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat yönetmeliği hükümleri incelendiğinde; duruşma gününün......"tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir.
Somut olayda, 15.05.2015 tarihli celsede davacı vekiline keşfen belirlenen değer üzerinden harcı tamamlamak üzere 4 hafta süre verilmesi, harcın tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına ilişkin bildirimin......’tan öğrenilmesi şeklinde yapılması nedeniyle usulüne uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Öte yandan, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını acıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır.
Oysa eldeki davada, mahkemece hangi miktar üzerinden, hangi oranda, ne miktarda ve ne şekilde eksik harcın ikmal edileceği, ikmal edilmemesi halinde hangi hukuki sonucun doğacağının açık, eksiksiz ve doğru bir şekilde yazılmadan ara karar kurulduğu anlaşılmıştır. Bu hali ile ara kararın yasal unsurları taşıdığını söyleyebilme ve buna hukuki netice bağlayabilme olanağı da yoktur.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı usulde eksik harcın tamamlatılması yönünde işlem yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de, eksik harcın ikmal edilmemesi halinde 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 30. ve 6100 sayılı HMK’nun 150. ( HUMK’nun 409. ) maddesi uyarınca öncelikle dosyanın işlemden kaldırılması, yasal süresi içerisinde harç ikmal edilmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması da doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.