3. Hukuk Dairesi 2014/12250 E. , 2015/5251 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2014
NUMARASI : 2012/715-2014/64
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalı tarafından, müvekkili olan davacı aleyhine birikmiş iştirak nafakası borcunun tahsili amacı ile icra takibi yapıldığını; ancak, davacının nafaka borcunun bulunmadığını; davalı tarafın, bu konuda ibraname imzaladığını beyan ederek; davacı aleyhine yapılan icra takibi nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında; ibranameyi baskı altında, herkesin içinde hakaret ve tehdide maruz kalarak imzaladığını, içeriğini dahi okuyamadığını; öncesinde, birikmiş 2200 TL nafaka borcunu ödemek için davacının kendisini çağırdığını, 2200 TL"yi ibranameyi imzalaması karşılığında vereceğini söylediğini, kendisinin aldatıldığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili süresinde temyiz etmiştir.
Dosyada mevcut ve mahkemece hükme dayanak yapılan ibranamenin incelenmesinden, "... velayetim altında Mustafa ve Mücahit"in birikmiş 2200 YTL ve 15.2.2006 tarihinden itibaren işleyecek olan nafaka alacaklarına karşılık M.. D.."den 15.000 YTL"yi haricen tahsil ettim..." sözlerinin yazılı olduğu ve bu belgenin altının davacı ve davalı tarafından imzalandığı; davalının da, imzaya bir itirazının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, menfi tespit talebinde bulunduğu icra takibine konu birikmiş nafaka borcunun, ibraname ile davalıya ödenen 15.000 YTL"nin karşılığı olduğunu iddia etmektedir.
Dava konusu uyuşmazlık, davacıdan icra takibi ile istenilen, birikmiş iştirak nafakası borcundan; davacının, sorumlu olup olmadığı noktasındadır.
Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler anne ve baba tarafından karşılanır (TMK nun 327/1. maddesi).
Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK 328/1. maddesi).
TMK.nun 182/2. maddesine göre; boşanma veya ayrılık vukuunda, velayet kendisine verilmeyen eş, küçük çocuğun bakım ve eğitim giderlerine ”gücü” oranında katılmak zorundadır. Bu husus, kamu düzenine ilişkin olup; tarafların iradesine tabi kılınmamıştır.
Velayet hakkı kendisine verilen tarafın, velayeti altında bulunan küçüğün menfaatine aykırı olarak ve henüz tahakkuk etmemiş (doğmamış bir alacaktan) iştirak nafakasından feragati geçersizdir.
Feragate ilişkin beyanı, küçüğün ergin olacağı tarihe kadar sürecek olan nafakayı kapsamaz. İştirak nafakası her an doğup işleyen haklardandır.
Davalı annenin, ibraname konusu 15.000 YTL"yi almadığı halde, velayeti kendisine bırakılmış iki küçük çocuğu için almak zorunda olduğu iştirak nafakasından( daha doğmamış bir haktan )feragat ederek, bu ibranameyi imzalaması hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Davalı, ibranamedeki imzayı inkar etmediğine göre; ibranamede ödendiği belirtilen paranın davalı tarafından alındığının kabulü gerekir.
Bu itibarla, mahkemece; bilirkişi incelemesi yaptırılarak, ibraname tarihinden takip tarihine kadar ki süre içinde, tahakkuk edecek iştirak nafakası tutarının belirlenip, takip konusu alacak tutarı ve ibranamede tahsil edildiği bildirilen 15.000 YTL tutar da dikkate alınıp, davacının nafaka borcundan, bu bedeller mahsup edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.