22. Hukuk Dairesi 2018/1499 E. , 2018/5714 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : . Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
İLK DERECE
MAHKEMESİ : . İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 03.01.2011 tarihinden bu yana davalı işverenin Diyarbakır’da bulunan kuyu tamamlama departmanında depo işçisi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin hiç bir gerekçe gösterilmeden haksız olarak işveren tarafından 24.04.2015 tarihinde feshedildiğini, feshin İş Kanunu 18 ve devamı maddeleri uyarınca geçerli olmadığını, fesihte son çare olma ilkesinin gözetilmediğini, müvekkiline başka bir birimde çalışması, meslek içi eğitim alarak başka bir birimde değerlendirilmesi olanağının tanınmadığını beyan ederek davanın kabulüne, feshin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının kendisine yapılan ücretsiz izin teklifini kabul etmeyerek yasal haklarının ödenmesi suretiyle çıkışının yapılmasını kabul ettiğini, müvekkili şirketin petrol üretim şirketlerine sondaj ve ayrıca yan servis ve destek hizmetleri olmak üzere iki farklı alanda faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin sondaj hizmeti verdiği firmaların talepleri ve imzalanan sözleşmeler doğrultusunda iş aldığı ölçüde faaliyetlerini devam ettirebildiğini, Ekim 2014’te 7 sondaj kulesi ile faaliyette bulunuyor iken davacının iş sözleşmesinin feshedildiği dönemde faaliyetini devam ettiren hiçbir sondaj kulesinin bulunmadığını, sondaj kulelerinin devre dışı kalması ile birlikte bazı departmanlarda işlerin durduğunu ya da davacının çalıştığı departmanda olduğu gibi büyük oranda azaldığını, işin azalmasına bağlı olarak ihtiyaç fazlası personel oluştuğunu, müvekkilinin geçici personelin işine son verdiğini, sondaj departmanında kulelerde çalışan bir kısım personeli rotasyonlara dahil ettiğini, ücretli izinleri olan personele bu izinlerinin kullandırıldığını, bir kısım personele ise hiç iş verilmediğini, 2014 yılında kulelerin devre dışı kalmaya başlaması ile işin azalmasına bağlı olarak gelirin de azaldığını, Mart 2015’te işlerin tamamen durma noktasına geldiğini, KDV beyannamelerinde gösterilen matrahlardan bu durumun anlaşıldığını, geçici vergi beyannamelerinden anlaşılacağı üzere işin azalmasına bağlı olarak satışların azaldığını, işte yaşanan bu azalma nedeniyle müvekkilinin zarar ettiğini, müvekkilinin 18.03.2015 tarihinde feshe son çare olarak bakma ve objektif seçim kriteri olarak kıdem esasına göre son giren ilk çıkar ilkelerini kabul ederek işletmesel karar aldığını, bu işletmesel kararın her bir birimde yer alan personel için nasıl uygulanacağının belirlendiğini, bu karar uyarınca davacının görev yaptığı pozisyon olan floormanlerden kıdeme göre yeterli sayıdaki personeli tespit ederek kalan personele 3 aylık ücretsiz izin teklif edildiğini, davacıya da aynı şekilde 3 aylık ücretsiz izin teklif edildiğini, davacının bu teklifi kabul etmeyerek yasal hakları ödenmek suretiyle işten ayrılmak istediğini beyan ettiğini ve bu nedenle iş akdinin sona erdirildiğini beyan ederek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, fesihte son çare ilkesine uyulmadığı, iş yerinde fazla mesai ve bayram mesaisi yapılmaya devam edildiği, işçi çıkarım dışında ne şekilde başka önlemlerin alındığı noktasında objektif kriterlerin davalı tarafça dosyaya sunulamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu gerekçesiyle oy çokluğuyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı konusu olup, kanuni dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma imkanlarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel şartlarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih sebeplerinin geçerli (veya haklı) olduğunu ispatlayacaktır. Feshin işletme, işyeri ve işin gerekleri sebepleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında iş görme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır.
Somut olayda, davacının 03.01.2011-24.04.2015 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde Pulling Units (kuyu tamamlama) departmanında depo işçisi olarak çalıştığı, davalı işverenlik tarafından yapılan fesih bildiriminde, şirket bünyesinde faaliyet gösteren sondaj kulelerinin çalıştırıldıkları son projelerin tamamlanması ve yeni proje alınamaması sebebi ile faaliyette olan sondaj kulesinin kalmaması, kule faaliyetlerinin sona ermesi sebebi ile sondaj kulelerinde görev alan saha personeli olmak üzere, bu faaliyetlere destek ve bakım hizmeti sunan birimde de ihtiyaç fazlası personel oluşması, tüm birimlerde de ihtiyaç fazlası personel oluştuğundan davacının görevlendirilebileceği başka pozisyonun da olmaması nedeniyle şirketçe çalışanların kıdem süreleri esas alınmak suretiyle alınan işletmesel karar doğrultusunda 3 ay süreyle teklif edilen ücretsiz iznin davacı tarafça reddedilmesi üzerine feshedildiği anlaşılmıştır.
Feshe dayanak 18.03.2015 tarihli işletmesel karar incelendiğinde, hali hazırda personele kullandırılan yıllık ücretli izinlerin kullandırılmaya devam edilmesi, ücretli izni sona eren veya ücretli izin hakkı bulunmayan personellere 3 ay süreyle ücretsiz izin teklif edilmesi, teklifi kabul edenlere ücretsiz izin kullandırılması ancak teklifin kabul görmemesi halinde ilgili personellerin iş sözleşmelerinin yasal hakları ödenmek suretiyle sona erdirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda, 2013-2015 arası dönem için bilançolar incelendiğinde işletmenin kısa süreli borcunu ödeme gücü olmadığı, işletmenin zarar ettiği, davacının iş sözleşmesinin feshinden sonra davacıyla aynı unvanda işe alım yapılmadığı tespit edildikten sonra devamında işyerinde fazla mesai ve bayram mesaisi yapılmaya devam edilirken, fazla mesai kaldırılmadan işçi çıkarılma yoluna gidildiği, dolayısıyla objektif kriterlere uyulmadığı, davalı tarafından gerçekleştirilen fesih işleminde ileri sürülen fesih gerekçelerinin geçerli nedene dayanmadığı görüşüne yer verildiği, mahkemece de bu rapor hükme esas alınarak işe iade yönünde karar verildiği görülmüştür.
Her ne kadar davalının fesihten önce tüm imkanlara başvurarak, fazla mesaileri kaldırmak ve tüm çareleri denedikten sonra, son çare olarak feshe başvurması gerekir ise de, yerinde inceleme yöntemiyle yapılan tespitlerde işletmenin mali açıdan zor durumda olduğu ve iş sözleşmesinin sona erdiği dönemde kulelerin de faal olmadığı anlaşılmış, ancak fazla mesai yapıldığına ilişkin tespitte, fazla mesainin sıklığı konusunda değerlendirmeye yer verilmemiştir.
Mahkemece, ilgili sektöre ilişkin çalışma usulünün nasıl olduğu, sürekli aynı ekiple mi çalışma yapılması gerektiği, fazla mesainin davalı tanık beyanlarına göre aralıklarla mı yapıldığı yoksa fazla mesai uygulamasının fesih öncesi ve fesih sonrası da dikkate alınarak süreklilik mi arz ettiği dikkate alınarak, özellikle bu hususun araştırılması gerekmektedir. Bu konuda eksiklik giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05/03/2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.