17. Hukuk Dairesi 2015/8208 E. , 2018/1389 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R -
Davacılar vekili, murisin yolcusu olduğu davalı ...Ş.’ye zorunlu trafik sigortalı aracın asli kusurlu olarak, diğer davalıya zorunlu trafik sigortalı aracın tali kusurlu olarak neden olduğu iki taraflı trafik kazası sonucu murisin vefat ettiğini, müvekkillerinin murisin eşi ve çocuğu olduğunu, destekten yoksun kaldıklarını, davalı ...Ş.’nin 30/07/2013 tarihinde davacı eş ... için 50.189,00 TL, davacı çocuk ... için 1.633,00 TL olmak üzere toplam 51.822,00 TL ödeme yaptığını, kusur oranı göz önüne alındığında bu ödemelerin zararı karşılamadığını, davacı ...’in şu an üniversite öğrencisi olduğunu, davalıların sigortaladıkları aracın kusuru oranında sorumlu olduklarını beyanla, belirsiz alacak davası olarak her bir davacı için 100,00’er TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle davalılardan sorumlulukları oranından tahsilini talep etmiş, bedel artırım dilekçesiyle taleplerini davacı eş ... için 26.858,46 TL, davacı çocuk ... için 10.505,33 TL’ye yükselterek toplam 37.363,79 TL’nin kusur durumuna göre 31.685,79 TL’sinin dava tarihinden işleyecek reeskont faiziyle davalı ...Ş.’den, 5.678,00 TL’sinin başvuru tarihinden itibaren 8 işgününün bittiği tarihten işleyecek reeskont faiziyle davalı ...Ş.’den tahsilini talep etmiştir.Davalılar ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıların davasının davalı ...Ş. yönünden konusu kalmadığı anlaşıldığından bu davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların davasının diğer davalı ...Ş. yönünden kabulü ile 5.678,00 TL nin başvuru tarihinden itibaren 8 iş gününün bittiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-1086 sayılı HUMK"nın 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı HMK"nın karşılık 297/1-2. maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir.Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.Somut olayda davacılar ihtiyari dava arkadaşı olduğu halde, mahkemece hüküm fıkrasında her bir davacı için ayrı ayrı tazminata hükmedilmesi yerine tek 5.678,00 TL’ye hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de;
a)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın (aşağıda (2-b) nolu bentte belirtilen husus dışında) hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı ...Ş. vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
b)Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de
pasif çalışma dönemini oluşturduğu, tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasında esas ücrete dahil edilemez. Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda muris için pasif dönemde asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücrete göre hesaplama yapıldığı belirtildiği halde, asgari geçim indiriminin dahil edildiği asgari ücrete göre hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Pasif dönem zararının, asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğinden, mahkemece aynı bilirkişiden bu yönde ek rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
c) Davalı ...Ş.’ye zorunlu trafik sigortalı araç gerçek kişi adına kayıtlı hususi otomobildir. O halde, davalı ...Ş. bakımından temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda (2-a) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (1) ve (2-b,c) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı ...Ş. yönünden BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... AŞ"ye geri verilmesine 27.2.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.