11. Hukuk Dairesi 2016/12470 E. , 2018/4344 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/02/2016 tarih ve 2010/1193-2016/378 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalının müvekkili bankanın ... Şubesinde servis yetkilisi unvanı ile görev yapmakta olduğu esnada hukuka aykırı bazı işlemler yaptığı şüphesiyle soruşturma başlatıldığını, kendine çıkar sağlamak amacıyla şube müşterilerinin vadesiz mevduat hesaplarında bulunan paralarla müşterilerin bilgisi ve talimatı olmadan vadeli hesap açtığını, hesap cüzdanı düzenlemediğini, hesaplara tahakkuk eden faiz tutarlarını temellük ettiğini, vadesiz hesaplarından müşterilerin bilgileri ve rızaları dışında para çekerek zimmete geçirdiğini, davalıya zimmetine geçirdiği bedelleri bankaya iade etmesi için yapılan çağrıların sonuçsuz kaldığını ileri sürerek müvekkili bankanın uğramış bulunduğu 3.658,00TL ve 84,82 USD zararın giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalı hakkında zimmet iddiasıyla ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/346 esas sayısı ile dava açıldığı, yapılan yargılama sonunda davalının yüklenen suçları işlediğinin sabit olmaması nedeniyle suçlamalardan ayrı ayrı beraat ettiği ve kararın 28/01/2014 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacı banka hizmetinde çalışan davalının zimmetine para geçirdiğinden bahisle açılan alacak davasıdır.
4603 sayılı Kanunla davacı T.C. Ziraat Bankası 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamından çıkarılarak Kamu İktisadi Teşebbüsü niteliğini kaybetmiş, Bankalar Kanunu ile genel hükümlere tabi olarak etkinlik gösteren Anonim Şirket statüsünde, kamu sermayesi ile kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisi haline dönüştürülmüştür.
4603 sayılı Yasa"nın 2/4. maddesi ile de "bankaların bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte mevcut personeli hakkında aylık, özlük ve emeklilikleri yönünden tabi oldukları mevzuatın uygulanmasına devam olunacağı, bunlardan uygun görülenlerin istekleri halinde emeklilik statüleri ile devam etmek üzere özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılabilecekleri" düzenlenmiştir.
Yasa"ya 3/5 maddesi olarak eklenen 5230 sayılı Yasa"nın 7. maddesinde de "Bankalarda 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalışanlarla bankalar arasında çıkacak ihtilaflarda iş mahkemelerinin görevli olduğu" öngörülmüştür.
Bu durumda, davalının hukuki statüsünün 4603 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi, davalının, Yasa"nın 2/4 maddesi gereğince davacı ile hizmet akdi düzenleyip düzenlemediğinin
belirlenmesi, HMK 114/c maddesinde sayılan ve dava şartları arasında bulunan mahkemenin uyuşmazlıkta görevli olduğunun bu şekilde tesbitinden sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, mahkemenin görevli olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle re"sen bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.