1. Hukuk Dairesi 2016/9507 E. , 2018/12620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ...... iptali ve tescil, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ......... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı ...... iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."in sağlığında alınan vekaletname ...ünden sonra kullanılarak davaya konu 147(yeni 170) parsel sayılı taşınmazının satıldığını, taşınmazı satın alanlar ile sonraki malikler olan davalıların iyiniyetli sayılamayacağını ileri sürerek ......nun iptaliyle mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini istemişler; aşamadaki ıslah dilekçeleriyle ...... iptali-tescil isteklerine alacak isteğini de eklemişlerdir.
Davalı ...... Müdürlüğü, husumet itirazında bulunmuş; diğer davalılar, iyiniyetli olduklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakan tarafından verilen vekaletnamenin ...ünden sonra kullanılması nedeniyle işlemlerin yok hükmünde olduğu, davalıların da iyiniyetli sayılamayacakları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacıların miras payları oranında ...... iptali-tescile karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, davada ileri sürülen isteğin niteliği ve murisin ... tarihi itibariyle elbirliği halinde mülkiyetin söz konusu olduğu ve davanın tereke adına görülmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 701 ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne aittir. Başka bir anlatımla, ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Sözü edilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil ortaktır. Bu kural TMK"nın 701. maddesinde "Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır." biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. Nitekim, TMK"nın 702/2. maddesi de bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiş(11.10.982 tarih l982/3-2 sayılı......... Kararı), bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, mirasbırakan ..."in 01.03.2008 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak çocukları olan davacılar Ömer, Ayşe, Şaver ve Fatma ile dava dışı torunları Filiz, Çiğdem, Nurhayat ve Murat kaldığı sabittir.
Hal böyle olunca, dava dışı kalan mirasçılar ...............ın davaya muvafakatlerinin alınması ya da miras şirketine TMK"nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.