Esas No: 2005/362
Karar No: 2005/883
Karar Tarihi: 28.3.2005
Görev - Kadastro Tespitine İtiraz - Kayıt Kapsamının Belirlenmesi - Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2005/362 Esas 2005/883 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2005/362 E., 2005/883 K.
7. Hukuk Dairesi 2005/362 E., 2005/883 K.
- GÖREV
- KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
- KAYIT KAPSAMININ BELİRLENMESİ
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 20 ]
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 25 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hâkiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü.
Kadastro sırasında 4, 12, 16 ve 45 parsel sayılı sırasıyla 93750, 84750, 8250 ve 92125 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tapu ve vergi kaydına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı Mehmet ve paydaşları adına tesbit edilmiştir. İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen davacı hazine başka tapu ve vergi kaydına dayanarak dava açmıştır. Taşınmazların kadastro tesbit gününden önce davacı Ahmet tarafından davalı Bozan aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesine açılan elatmanın önlenmesi davası da kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece davacı hazinenin davasının reddine, davacı Ahmet"in davasının kabulüne, taşınmazların tesbit maliklerinden davacı ve davalı Ahmet ile diğer tesbit malikleri davalılar adına payları oranında tapuya tesciline, davalı Salihoğlu Bozan"ın taşınmazlara vaki
elatmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece usule ilişkin bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda davacı hazinenin davasının reddine, davacı Ahmet"in davasının kabulüne, dava konusu taşınmazların tesbit maliki davacı davalı Ahmet ile diğer tesbit malikleri davalılar adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş ise de yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Kadastro sırasında dava konusu taşınmazlar Halaf ve paydaşları adına tesbit edilmiştir, Nevarki tesbitten önce davacı Ahmet tarafından davalı Bozan aleyhine Asliye Mahkemesine elatmanın önlenmesi davası açıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Kural olarak tesbit gününden önce taşınmazlar hakkında genel mahkemeye bir davanın açılması halinde taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi ile birlikte genel mahkemenin görevi sona erer. Hal böyle olunca taşınmazlar hakkında genel mahkemeye kadastro tesbit gününden önce açıldığı belirlenen elatmanın önlenmesi davasının görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılması zorunludur. Gerçekten davacı Ahmet tarafından davalı Bozan aleyhine Asliye Mahkemesine açılan elatmanın önlenmesi davasının görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarıldığı dosya içeriği ile belirlenmiştir. Öte yandan dava konusu taşınmazlar hakkında tesbit gününden önce açılan bir dava bulunduğuna göre taşınmazların malikhanelerinin doldurulmuş olmasının hukuksal bir değeri yoktur. Dava konusu taşınmazların kadastro tesbitlerinin 3402 sayılı Kadastro Kanunun 5. maddesi hükmü uyarınca malikhanelerinin açık bırakılmak suretiyle yapıldığının kabulü gerekir. Nevarki taşınmazların tesbit maliklerinin tümünün ölen var ise yasal mirasçılarının bu davada taraf olmaları zorunludur. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için tesbitten Önce genel mahkemeye açılan dava kadastro mahkemesine görevsizlik karan ile aktarıldığına göre yöntemine uygun şekilde dava konusu taşınmazların 30 günlük askı ilanları yapılmalı, askı ilanları yapılmadan kadastro hakiminin duruşma oturumunu açamayacağı bir başka deyişle yargılama yapamayacağı düşünülmeli, askı ilanları yöntemine uygun biçimde yapıldıktan sonra yargılamaya devam edilmeli, ölenler var ise mirasçılarına dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılarak davada taraf koşulu oluşturulmalıdır. Mahkemece bu olguların gözardı edilmesi isabetsiz olduğu gibi iddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği de dikkate alındığında mahkemece yapılan araştırma, soruşturma da hüküm vermeye yeterli değildir. Tarafların dayandığı tapu ve vergi kayıtları uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki haritada keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkân vermediğinden yetersizdir.
O halde mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle tarafların tutunduğu tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra tapu ve vergi kaydına dayanan hazine dışındaki tarafların tapu ve vergi kayıt maliki ya da malikleri ile akdi, irsi ilişkisi sorulup saptanmalı, bu nedenle tapu ve vergi kayıtlarının maliki ya da maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili Nüfus Müdürlüğünden getirtilmeli, ya da bu konuda istihsal edilmiş veraset
belgesi varsa ibraz ettirilmeli, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, akdi ilişkiye dayanıldığı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı yada bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri ibraz ettirilmeli, hazine dışındaki tapu ve vergi kaydına dayanan tarafın tapu ve vergi kaydı maliki yada malikleri ile akdi yada irsi ilişkisi saptandığı takdirde tarafların dayandığı tapu ve vergi kayıtlarının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz yada taşınmazlarla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tesbit tutanakları ve dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, dayanılan kaydın dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı olduğu saptandığı takdirde usulün 45 ve onu İzleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve kaydın kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, öncelikle aktarılan davanın kapsamı sağlıklı biçimde belirlenmeli, açık bir anlatımla dava konusu taşınmazların tümünün aktarılan davanın kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, Ahmet"in davasının aktarılan davanın kapsamı ile çözümleneceği düşünülmeli, aktarılan davanın kapsamı dışında kalan taşınmazlar varsa tesbitlerinin olağan yönteme göre yapıldığı düşünülmeli, bu taşınmazlar hakkındaki uyuşmazlığın ona göre çözümleneceği düşünülmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca tarafların dayandığı tapu ve vergi kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine ayrı ayrı uygulanmalı, uygulamada tarafların tutunduğu tapu ve vergi kayıtlarının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye dayanılan tapu vergi kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve dayanakları kayıtlarla denetlenmen, bu yolla dava konusu taşınmazların dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı daha açık bir anlatımla hangi tarafın tutunduğu tapu ve vergi kaydının kapsamında kaldığı duraksamasız saptanmalı, tarafların tutunduğu tapu kayıtlarının içice girmesi halinde, önceki günlü doğru temele dayanan hukuksal değerini yitirmeyen kayda değer verileceği düşünülmeli, bu arada vergi kaydının tapu kaydı gibi mülkiyet belgesi olmadığı zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydına değer verilemeyeceği gözönünde tutulmalı, bu olgu karşısında dava konusu taşınmazların tümü yada bir bölümü tarafların dayandığı tapu ve vergi kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz yada taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde ve tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 28.3.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.