16. Ceza Dairesi 2019/464 E. , 2019/4821 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.02.2018 tarih ve 2017/294 - 2018/128 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.02.2018 tarih ve 2017/294 Esas 2018/128 Karar sayılı kararı kaldırılarak TCK"nın 314/2, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMK"nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup yakalanma ile temadi kesileceğinden gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "10.12.2016" olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.07.2019 tarihinde Üye ..."ın karşı oyu ve oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık ... hakkında Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.02.2018 tarih ve 2017/294 Esas - 2018/128 Karar sayılı yapılan yargılama sonucunda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesince yapılan yargılama sonucunda yerel mahkeme kararının kaldırılarak silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 9 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine oyçokluğuyla kararın onanmasına karar verildiği,
Bu kararda karşı oy kullanmamızın sebepleri;
1-Mahkemenin gerekçesinde belirtilen olgular ile dosyadaki delillerin uyumun sağlanarak cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi konusunda orantılılık ilkesine aykırı hareket edildiği ve TCK 62. maddesinin uygulanmamasının kanuna aykırı olduğu, zira Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesinin yargılama aşamasında sanığın geçmişi ile ilgili tüm olguların ve davaların irdelendikten sonra “Sanığın fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları mahkememizce lehine takdiri hafifletici sebep sayıldığından TCK 62. maddesi gereğince cezasından takriben 1/6 oranında indirim yapılmasına” şeklinde sanık hakkında TCK 62. maddesinin uygulanmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Erzurum BAM 6. Ceza Dairesi kararında “Sanığın adli sicil kaydı hakkındaki soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin UYAP kaydı itibariyle suça meyilli olarak kabul edilen kişinin ve cezanın geleceği üzerinden olumlu etki yapacağına dair kanaat oluşmaması nenediyle hakkında TCK 62. maddesinin uygulanmamasına...” şeklinde karar verildiği;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2013 tarih ve 2013/94 E. - 2013/430 K. sayılı kararında belirttiği ilkeler doğrultusunda;
Yerel mahkeme tarafından bozma kararından önce kurulan hükümde sanığın kişiliği ve hakkındaki açılan davaların tek tek irdelenip sanığın lehine TCK 62. maddesi uygulanmasına karar verildiği halde istinaf aşamasında karar kaldırılıp yeniden hüküm tesis edildiğinde, yani bozmadan sonra kurulan hükümde hangi olumsuz davranışların tespit edildiği karar yerinde açıklanıp tartışılmadan sanığın daha önce dosyadaki yerel mahkemece irdelenen durumu aleyhinde yorumlanarak bu kez hakkında TCK 62. maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Sanık hakkında yargılaması devam eden örgüt üyeliği ve örgüte yardım suçlarına ilişkin dosyaların getirilerek yargılamalarının birlikte yürütülmesi zorunlu olduğu, zira;
-Sanık hakkında Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/248 Esas, 2015/17 Karar sayılı ilamı (İddianamede suç tarihi: 18.02.2013), bu ilamın Yargıtay 16. Ceza Dairesinde 2018/3932 Esas sayılı tevziye hazır olduğu, öncelikle bu dosyanın mevcut dosya ile birlikte incelenmesi,
-Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/94 Esas, 2016/266 Karar (İddianamede suç tarihi 03.06.2014),
-Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/379 Esas, 2016/265 Karar sayılı ilamı (İddianamede suç tarihi: 2013 yılı) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunduğu,
Görüldüğü gibi sanık hakkında açılan kamu davalarının suç tarihinin ikisinin 2013 olduğu, birinin de 2014 olduğu tespit edilmiştir.
Suç örgütüne üye olmak mütemadi suçlardan sayıldığından, devamlılık iradesi, suç örgütü üyeliğinin bir unsuru olarak kabul edilmelidir. Bir suç örgütünün üyesi TCK 314/2 kapsamında cezalandırılmışsa aynı dönemde işlenen eylemleri için artık örgüte üyelikten dolayı tekrar cezalandırılması mümkün olmayacaktır. Aksine uygulamalar bir suçtan bir defa cezalandırılmayı öngören “ne bis in idem” ilkesini ihlal edecektir.
Nitekim; Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 07.12.2016 tarih 2015/2186 Esas ve 2016/6600 Karar sayılı ilamında belirttiği gibi; “Sanığa yüklenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunun temadi eden suçlardan olması da gözetilip, kesinleşmiş (dosyamızda yargılaması bitmiş) dosyanın onaylı örneği dosya arasına alınıp anılan dosyada sanığa atılı eylem ve faaliyetler belirlendikten ve dosyamızda aynı eylem ve faaliyetler sebebiyle mükerrer yargılama yapılıp yapılmadığı hiç bir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde saptanıp önceki mahkumiyetine konu olan ve mahkemece sabit görülen eylem ve deliller çıkarıldıktan sonra bir bütün halinde değerlendirilip sonucuna göre; üyelik suçunun oluşumu için eylemlerde çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk bulunup bulunmadığı, hukuki ve fiili kesinti sonrası örgütsel faaliyetlerine devam edip etmediği tartışılarak, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır ...“
Yine Dairemizin 27.09.2017 tarih ve 2017/4977 sayılı kararı aynı yöndedir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bu tür kararlarında “Temadi eden suçlardan olan örgüt üyeliği hukuki ve fiili kesinti gerçekleşinceye kadar tek suç sayılır. Örgüt üyeliği, yakalanma, örgütün dağılması, örgütten ihraç ya da kendiliğinden örgütten ayrılma gibi sebeplerle sona erer. Yakalanamayan sanık hakkında düzenlenen iddianame temadi eden suç için hukuki kesinti oluşturmaz. Örgüt üyeliğinden mahkum olduktan sonra tekrar örgütle hiyerarşik bağ kurup, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren faaliyetler katılması halinde yeniden üyelik suçu oluşacaktır.” (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 18.07.2017 tarih ve 2016/7162 Esas, 2017/4786 Karar)
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18.01.2016 tarih ve 2015/8055 Esas, 2016/343 Karar sayılı ilamında; “Sanığa yüklenen TCK’nın 314/2. maddesi anlamında silahlı terör örgütüne doğrudan üye olma suçu ile TCK’nın 314/3 ve 220/6. maddeleri delaletiyle silahlı terör örgütüne dolaylı üye olma suçlarının temadi eden suçlardan olması da nazara alınarak, her iki dava dosyasının birleştirilip hukuki kesinti oluşup oluşmadığı değerlendirilmek suretiyle sonuca göre hukuki durumunun tekdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırıdır.”
Sanık hakkında “ne bis in idem” (ikinci kez yargılanamaz) kuralına aykırılık teşkil etmemesi bakımından tüm dosyaların birlikte değerlendirilerek sonuçlandırılması gerekir. En azından bizim dosyamız bakımından;
Sanık hakkında yargılaması sonuçlanan kamu davalarındaki mahkumiyetine ilişkin yukarıda belirtilen dosyalar getirilerek sanığa atılı eylem ve faaliyetler belirlendikten ve dosyamızda aynı eylem ve faaliyetler sebebiyle mükerrer yargılama yapılıp yapılmadığı hiç bir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde tespit edildikten sonra karar verilmesi yasal zorunluluk olduğundan, yukarıda belirtilen 2 sebepten dolayı çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.