17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/9142 Karar No: 2018/1357 Karar Tarihi: 27.02.2018
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/9142 Esas 2018/1357 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2015/9142 E. , 2018/1357 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin sigortalısı dava dışı ..."e ait davalı ... Gıda İhtiyaç Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti."nin kiracısı, diğer davalının sigortacısı olduğu depoda 19/05/2012 tarihinde meydana gelen yangın sebebiyle sigortalı binada 673.200,00 TL hasar meydana geldiği, söz konusu hasar bedelinin 02/08/2012 tarihinde sigortalıya ödendiğinden bahisle söz konusu meblağın 02/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekşilleri, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davanın kabulüne, karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, Ticari Paket Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22.3.1944 Tarih E.37, K.9, RG.3.7.1944 sayılı kararında;"Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır.Davacı, sigorta şirketi olup davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü: "Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;Kiralanan taşınmazların,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir.Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yürürlük tarihinden sonra 18/10/2012 tarihinde açılmış olmasına ve yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olmasına göre mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Bozma neden ve şekline göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 27.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.