15. Ceza Dairesi 2020/1227 E. , 2020/12910 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, mühürde sahtecilik, mühür bozma
HÜKÜM : 1- Sanıklar hakkında TCK"nın 204/1, 43/1, 62 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet (ayrı ayrı)
2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında TCK"nın 158/1-e, 43/1, 168/2, 62, 52/2-4 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
3- Sanık ... hakkında mühürde sahtecilik
suçundan TCK"nın 202/2, 43/1, 62 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
4-Sanık ... hakkında mühür bozma suçundan TCK"nın 202/2, 43/1, 62 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan; sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik, mühürde sahtecilik ve mühür bozma suçlarından; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerinin sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafiileri ile sanıklar ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yürütülen bir suç soruşturması veya kovuşturması dolayısıyla telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbiri CMK"nın 135. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca; suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, suç tarihi itibariyle hakim veya gecikmesinde sakınca olan halde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Aynı maddenin 8. fıkrasında, dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümlerin ancak, bu fıkrada katalog şeklinde sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabileceği belirtilmiş, 9. fıkrada ise, maddede belirtilen usuller dışında hiç kimsenin, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemeyeceği ve kayda alamayacağı hükme bağlanmıştır.
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan, ancak başka bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek şekildeki “tesadüfen elde edilen deliller” CMK"nın 135/8. madde ve fıkrasında düzenlenen katalog kapsamındaki suçlara ilişkin ise, soruşturma ve kovuşturmada delil olarak kullanılabilmektedir. Buna karşın CMK"nın 138/2. madde ve fıkrasının açıklığı karşısında katalog kapsamında yer almayan suçlara ilişkin kayıtların delil olarak kullanılması mümkün değildir. Kanunda, kişiler arasında telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi yalnızca belirli ağırlıktaki suç tipleri bakımından meşru kabul edilmiş, bunlar dışındaki suçlar yönünden ise özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğinin korunmasına ilişkin yarar üstün tutulmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 135. maddesinde şartları ve hangi suçların bu kapsamda yer aldığı açıkça gösterilen Telekomünikasyon yoluyla iletişimin dinlenilmesi tedbiri kapsamında, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve kurulan örgüte üye olma suçlarından beraat hükümleri verildiği ve CMK"nın 135. maddesi uyarınca nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, mühürde sahtecilik ve mühür bozma suçlarının suç tarihi itibari ile katalog suçlar arasında yer almaması nedeniyle iletişimin dinlenilmesine yönelik kayıtların bu suçlar açısından sanıklar aleyhine delil olarak kullanılamayacağı anlaşılmakla, CMK"nın 206/2-a maddesi uyarınca bu deliller reddolunup inceleme dışında bırakılmış, dosya kapsamındaki diğer delil ve tespitlere göre değerlendirme yapılmıştır.
Sanıklardan ..."ın, çeşitli elektrik abone sahiplerinin talepleri üzerine elektrik sayaçlarına elektrikçi oldukları veya bu işlerden anladıkları tespit edilen sanıklar ..., ..., ... ve ... aracılığı ile müdahale ettiği, DEDAŞ Müdürlüğü’nde görevli sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... aracılığı ile yüklü miktarda gelen faturalarda indirime gittikleri ve kendilerine pay aldıkları, kaçak elektrikten yakalanan abonelerle ilgili bilgisayara girmeden müdahale ettikleri, il, ilçe ve köylerde fabrika, iş yeri, köy sulama trafoları ve ikametlerde kullanılan dijital ve anolog elektrik sayaçlarına müdahale etmek sureti ile ödenmesi gerekenden daha az miktarda fatura ödenmesini sağladıkları, mevcut sayaçlardaki mühürlere müdahale ederek mühür bozma ve sahte mühür oluşturma eylemlerini gerçekleştirdikleri iddia edilen olayda;
1- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan; sanıklar ... , ..., ..., ..., ... ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan; sanık ... hakkında ise resmi belgede sahtecilik ve mühür bozma suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Sanık ... hakkında mühür bozma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde uygulama maddesinin 203/1. yerine 202/2. maddesi olarak yazılması mahallince düzeltilmesi mümkün yazım hatası olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
Sanıkların, mahkemece nitelikli dolandırıcılık olarak nitelendirilen eylemlerinin elektrik sayaçlarına müdahale etmek sureti ile ödenmesi gerekenden daha az miktarda fatura ödenmesini sağlamaları şeklinde olması ve bu eylemin 765 sayılı TCK"nın 491/ilk, maddeye uyması bu suçuda 102/4, 104/2. maddeleri ile 5237 sayılı TCK"nın aynı suça uyan 163/3, 66/1-e, 67/4. maddelerinin ayrı ayrı bir bütün olarak uygulanması sonucu, anılan kanunun 7/2, 5252 sayılı Kanun"un 9/3. maddeleri ışığında, zamanaşımı süresi bakımından 765 sayılı Kanun hükümlerinin sanıklar yararına olduğu belirlenmekle; sanıkların üzerine atılı ve eylemlerine uyan 765 sayılı TCK"nın 491/ilk maddesindeki hırsızlık suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı kanunun 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık asli dava zamanaşımı süresi ile sanıkların eylemine uyan ve 5237 sayılı TCK"nın 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik ve aynı kanunun 203/1 maddesinde yer alan mühür bozma suçlarının gerektirdiği cezanın miktar ve nev’i nazara alınarak, aynı kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık dava zamanaşımı süresinin, 13/01/2007 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
2- Sanık ... hakkında mühürde sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
Sanığa atılı mühürde sahtecilik suçunun TCK’nın 202/2. maddesi gereğince “bir yıldan altı yıla” hapis cezasını gerektirdiği ve aynı kanunun 66/1-d ve 67/4. maddeleri gereğince 22 yıl 6 aylık olağanüstü zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşılmakla, tebliğnamede bu suçtan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerektiği yönündeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği halde, atılı suçtan beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.