22. Hukuk Dairesi 2018/525 E. , 2018/5612 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin geçerli ve haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili, davacının işvereninin diğer davalı şirket olduğundan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı şirket vekili, davacının iş sözleşmesine müvekkili şirket tarafından değil, davalı idare tarafından son verildiğini, iş sözleşmesinin feshinin ise haklı sebebe dayandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan delillere dayanılarak, davacının iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, iş sözleşmesinin şüphe feshine dayalı olarak ve geçerli sebeple feshedildiği, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, öncelikle tartışılması gereken husus, olaya 4857 sayılı İş Kanunu’nun uygulanmasının mümkün olup olmadığı noktasındadır.
Somut olayda, davacının, davalı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı işyerinde, alt işveren bünyesinde bakım elemanı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 16. maddesinin son fıkrasında “Ev tipi sosyal hizmet birimleri, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü kapsamındadır.” denilmek suretiyle, ev tipi sosyal hizmet birimlerinde çalışanlar 4857 sayılı İş Kanunu kapsamından çıkarılmıştır.
Davalı vekili, 03/05/2017 havale tarihli dilekçesinde, davacının çalıştığı birimin ev tipi sosyal hizmet birimi olduğunu iddia etmiştir. Gerek Bölge Adliye Mahkemesi kararında, gerekse de İlk Derece Mahkemesi kararında, davacının çalıştığı işyerinin ev tipi sosyal hizmet birimi olup olmadığı ve dolayısıyla olaya 4857 sayılı İş Kanunu’nun uygulanmasının mümkün olup olmadığı noktasında bir değerlendirmede bulunulmaması hatalıdır. Her ne kadar, istinaf başvurusu ve temyiz başvurusu sadece davacı tarafından yapılmış ise de; olaya hangi kanunun uygulanması gerektiği hususunun re’sen dikkate alınması gereklidir. Bu halde, aleyhe bozma yasağı kuralının uygulanmasına da imkan yoktur. Anılan sebeple, öncelikle davacının çalıştığı işyerinin ev tipi sosyal hizmet birimi olup olmadığı noktasında araştırma yapılması suretiyle davacının 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve neticeye göre yargılamaya devam edilerek sonuca gidilmelidir.
Diğer taraftan, dava dilekçesinde davalılar arasında “... Merkezi Müdürlüğü” gösterilmiş ise de; Valiliğin ya da Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü’nün tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlıdır. Ne var ki, ilgili davalı tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı anlaşılmakta olup, dava dilekçesinin söz konusu müdürlüğe tebliği üzerine de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin davaya cevap dilekçesi sunarak davayı takip ettiği ve böylece taraf teşkilinin sağlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, gerekçeli karar başlığında, ilgili davalının "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı" şeklinde yazılması gerekirken, “... Merkezi”şeklinde yazılması hatalı olmuştur.
Yukarıda yazılı sebeplerden İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka aykırı olmasına rağmen, istinaf başvurusunun yazılı gerekçeyle esastan reddine karar verilmesi hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının sair yönleri incelenmeksizin bozulmak suretiyle ortadan kaldırılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten sair yönleri incelenmeksizin BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.