1. Hukuk Dairesi 2018/2752 E. , 2018/12573 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı; 2009 yılında davalının kendisini kandırarak ve ...... rahatsızlığından yararlanarak maliki oluğu 4451 parsel, 161 Ada, 4 Parsel ve 36 parsel sayılı taşınmazlarını temellük ettiğini, bu devirleri ailesinden karşı mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak ve davalının da yardım ettiğini düşünerek yaptığını, tekrar eşi ve çocuğuyla bir araya gelince kandırıldığını anladığını ancak davalının taşınmazları iade etmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, bunun mümkün olmaması durumunda taşınmazların bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iddianın tanıkla ispatının mümkün olmadığını, davacının dava konusu taşınmazları satmaya karar verdiğini ve kendisinin satın almasını istediğini, bedelini ödeyerek taşınmazları edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece ‘’... akit tarihinde davacının ...... olup olmadığı yönünde rapor alınması, ...... olduğunun saptanması halinde diğer iddianın araştırılıp incelenmesi ve değerlendirilmesi, ......... olduğu belirlendiği takdirde vasi tayini ve husumet izni alınması için (T.M.K."nun 405.maddesi hükmü gereğince) gerekli işlemlerin yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken...’’ gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olunmakla Tetkik Hâkimi ...’nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, ...... ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde ve özellikle, hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince;
Dava, 40.000,00-TL değer gösterilmek suretiyle açılmış, yargılama sırasında toplam 59.406-TL değer üzerinden harç ikmâli yapılmamıştır.
O halde, yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına harcı tamamlanan dava değeri (59.406-TL) üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.
Ne var ki; anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından hükmün 6. bendindeki; “Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan ... uyarınca belirlenen 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine; “Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan ... uyarınca belirlenen 6.834,66 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ibaresinin yazılmasına, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu hali ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.