8. Hukuk Dairesi 2015/12598 E. , 2015/17047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/06/2013
NUMARASI : 2012/214-2013/284
C.. K.. ile M.. Y.. ve müşterekleri aralarındaki muhtesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 26.06.2013 gün ve 214/284 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Z.. Ö.. vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı 261 ada 15 parselde kayıtlı bulunan taşınmaz üzerindeki evin kendisi tarafından yaptırıldığına karar verilmesini, ayrıca evin değerininde tespitini istemiştir.
Davalılar Ş.. Y.. ve Ö.. K.. davayı kabul ettiklerini bildirmişler, davalı M.. Y.. ise taşınmazın davacı tarafından yaptırılmadığını, babasından kalan malların satışı ile gelen paradan yaptırıldığını ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm davalı Z.. Ö.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 261 ada 15 parsel tapuda 214 m2 avlulu kerpiç ev niteliği ile hükmen tescil, satış sebepleri ile davacı ve davalılar adına tescil edilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer. (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır. (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; dosyanın içeriğine, toplanan delillere, tanık beyanlarına göre muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiği sabit olmuştur. Mahkemece muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın aidiyetine karar verilmesi doğru değildir, bundan ayrı mevcut muhtesatın değer tespitinin ortaklığın giderilmesi davasında yapılmış olduğu ve eldeki tespit davasında değer hususunda bir değerlendirme yapılamayacağı gözönünde bulundurulmaması da isabetsiz ise de bu hususlar yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle, 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca yerel mahkeme hükmünün ikinci fıkrasındaki "...davacı C.. K..a ait olduğunun tespitine" tümcesi çıkarılarak, yerine "...davacı C.. K.. tarafından meydana getirildiğinin tespitine" yazılmasına, hüküm fıkrasının bu şekilde düzeltilmesine, yine hükmün üçüncü fıkrasının hükümden tamamen çıkarılmasına ve düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 68,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.