8. Hukuk Dairesi 2015/11960 E. , 2015/17045 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2013
NUMARASI : 2013/119-2013/285
A.. K.. ve M.. K.. ile N.. Ö.. ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 11.12.2013 gün ve 119/285 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar N.. Ö.. ve müşterekleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, dava konusu 124 ada 61 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların ve bedellerinin davacılara ait olduğunun tespiti ile yapılacak satışta arsa bedeli ile muhdesat arasında orantının ne olacağının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar M.. K.. ile M.. K.. taşınmaz üzerindeki muhdesatların davacılardan Ahmet"e ait olduğunu kabul ettiklerini bildirmişler, diğer davalılar ise dava konusu edilen yapının kaçak yapılmış olduğundan yıkılmasının gerektiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı Mehmet tarafından açılan davanın reddine, davacı Ahmet tarafından açılan davanın kabulü ile 124 ada 61 parselde bulunan iki katlı ev, ahır ve bir adet ceviz ağacı, taşınmazı çevreleyen çitin davacı Ahmet"e aidiyetinin muhdesat değerinin 47.000.TL, arsa bedelinin 11.268 TL olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine, hüküm; davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 124 ada 61 parsel sayılı taşınmaz 313 m2 yüzölçümlü, iki katlı kargir ev ve bahçesi nitelikli olarak hükmen tescil suretiyle 11.04.2008 tarihinde bir kısım davalılar ile miras bırakanları adlarına elbirliği mülkiyeti şeklinde tescil edilmiş ardından intikal yapılarak davacılar ile davalılar adlarına 08.11.2012 tarihinde temlik sağlanmıştır.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; taraflar arasında Pozantı Sulh Hukuk Mahkemesi"nde 2008/129 Esas ve 2009/24 Karar sayılı dava dosyasında görülen ortaklığın giderilmesi davası kabulle sonuçlanmış ve hüküm 20.10.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava ise ortaklığın giderilmesi davasının kesinleşmesinden sonra 20.06.2013 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açılmasında güncel hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamı ile çelişen gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Davalıların temyiz itirazları yukarıda açıklanan sebeple, yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 995,10 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılar N.. Ö.. ve müştereklerine iadesine, 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.