19. Hukuk Dairesi 2017/5268 E. , 2019/1723 K.
"İçtihat Metni"19. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi ( Tic. Mah. Sıf. )
SAYISI : 2012/263-2016/432
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı nedenlerle davanın husûmetten reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı şirket yetkilisi aracındaki hırsızlık sonucu keşidecisi ... ait olan çekin çalındığını, çek iptali için dava açıldığını, iptal davası devam ederken çek keşidecisi ile davacı arasındaki güven ilişkisi sebebi ile çek bedelinin keşideci tarafından davacıya ödendiğini, bu süreçte davalının bahse konu çekten dolayı dava dışı ... hakkında icra takibi başlattığını, keşideci iki defa ödeme yapmasın diye icra dosyasına takip borçlusu ... adına ödeme yapıldığını belirterek bu haksız ödemenin davalıdan istirdatını dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca istirdat davasını açma hakkının sadece ödemeyi yapan kişide olduğu, dava konusu çekin davalının dava dışı şirketle imzaladığı faktorig sözleşmesine istinaden dava dışı şirketten ciro ile teslim alındığı ve davalının meşru, iyiniyetli hamil olduğu, davacının dava konusu çekte cirosunun bulunmadığı hiçbir şekilde davacı sıfatının bulunmadığı savunmasıyla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı şirketin icra takibinin dayanağı çeki olağan ciro yoluyla devraldığı, takip borçlularından biri olan ... tarafından veya onun adına yapılan ödeme üzerine alacağını tahsil ettiği, iyi niyetli hamil konumunda olan ve kambiyo hukukundan doğan hakkı korunması gereken davalı şirketin, haksız olarak veya mükerrer tahsil ettiği bir para bulunmadığı, çek bedelini keşideciden tahsil ettiğini belirten davacı şirketin keşideci iki kez ödemede bulunmasın diye icra dosyasına ödeme yaptığı kabûl edilse bile, davacı şirketin bu ödemeyi davalı şirketten değil, kendi borçlusu olan keşideciden ve onun borçlusu olan diğer cirantalardan talep edebileceği, takibe konu çekte keşideci-lehtar-ciranta ilişkisi bulunmayan davacı şirketin, ciro silsilesiyle çeki devralan son hamil davalı şirkete karşı istirdat davası açmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın pasif husûmet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilinde temyiz edilmiştir.
Dava takip alacaklısına haksız ödediği iddiasıyla açılmış olan istirdata ilişkindir. Dosya içerisindeki çek suretine bakıldığında davacının çekte herhangi bir sıfatı bulunmadığı gibi takip ve itiraza da marûz kalmadığı görülmektedir. Bu durumda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 78. maddesinde yer alan “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.” hükmü gereğince, ihtirazi kayıt koymaksızın kendi rızası ile ödemede bulunan davacının davasının esastan reddi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yoluna gidilmesi doğru olmamış ise de gerekçedeki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7. maddesi gereği, sonuç itibariyle doğru olan mahkeme kararının gerekçesinin bu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün, belirtilen gerekçeler doğrultusunda, gerekçesi düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.